Türkiye, Rusya, İran yakınlaşması...

A -
A +

Hatırlarsanız; 2002 senesinde o zamanki Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç, AB'ye ve hatta ABD'ye karşı Türkiye'nin Rusya ve İran'la iş birliğine gitmesi gerektiğini savunmuştu. Kılınç Paşa bu düşüncelerinden dolayı o vakitler epeyce tepki de almıştı. O gün o tepkileri verenleri haklı çıkaracak şekilde bugün, önemli gelişmelere şahit oluyoruz! Kılınç Paşa o tezini "küresel dengeler" açısından savunmuştu. Acaba böylesine bir işbirliği, iddia edildiği gibi dünyadaki küresel dengeyi sağlayabilir mi? Hiç sanmıyoruz! Rusya'da nükleer gücün dışında hiçbir şey yoktur. Yukarı Osetya'daki okul baskınındaki halini gördük. Sözde en seçme ve en iyi eğitimli birlikleri ile ne tür cinayetler işlediklerini hep birlikte acı acı seyrettik. SSCB param parça olduktan sonra, hâlâ kendi canının derdindedir. İlacı olsa kendi başına sürecektir. ABD'nin gönderdiği buğdayla yarı aç yarı tok bir hayat sürmektedir. Rusya ile stratejik ortaklık Bu demek değildir ki, Türkiye Rusya ile işbirliğine gitmesin. Hemen her komşu ülkemize göstermiş olduğumuz anlayışı kuzey komşumuz Rusya'ya da elbette göstermeliyiz! Ama Rusya ile stratejik ortaklığa asla gidemeyiz! Bu durumu biz istesek bile, başta ABD olmak üzere dünyanın diğer devleri bunu bize yaptırmaz! Bunlara rağmen yapabiliriz derseniz hayal aleminde yüzmüş olursunuz! Bakınız; Putin'in Türkiye'yi ziyaret programı öncesinde meydana gelen birkaç terörist eylemlerle birlikte Rusya'nın süngüsü düşüverdi. Artık o da Amerikanvari konuşmaya başladı. Kendi düşmanları olan terör örgütlerinin kimler olduğunu, nerelerde barındıklarını bildiklerini ve bu örgütler kendilerine saldırmadan önce, bunlara karşı topyekun savaş başlatacaklarını ilan ettiler! Bu güçteki bir Rusya'ya, ABD'nin yaptığı gibi, dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir ülkenin işgal ve istilasına müsaade ederler mi? Asla! O halde; Rusya savaşacak, parsayı başkaları toplayacak! ABD'nin de zaten istediği bu değil mi? ABD Başkanı Bush, 11 Eylül baskınından sonra, topyekun bir savaş ilan ederek diğer ülkeleri yanında yer almaya çağırdı. "Ya yanımda olursunuz ya da karşımda!" diyerek, alenen tehdit de etmedi mi? Kimsenin karşısında durmaya mecali var mı? Rusya, yanına Fransa ve Almanya'yı alarak bir gövde gösterisinde bulunalım dedi; başına örülen çorapla hâlâ pirincin taşını ayıklamakla meşgul! Türkiye'miz coğrafyası itibariyle çok hassas bir konum arz ediyor. Yapılan gürültü, ürkütülen kurbağalar... İşte, Türkiye'nin idarecileri de bu hassas konumlarını bir an olsun unutmayarak, adımlarını ona göre, özenle atmalıdırlar. Necmettin Erbakan da G-7'lere karşı, İslam ülkelerinden oluşan G-8'leri kuruyordu. Hatta kurdu da.. Neticesi ne oldu? Kuvveden fiile çıkabilecek en ufak bir başarıya imza atabildiler mi? Yapılan gürültü, ürkütülen kurbağalara değdi mi? Bizim gibi hassas ve netameli coğrafyalarda hayallere ve maceralara yer yoktur. Rusya ile elbette ilişkilerimizi geliştireceğiz; ticaretimizi artıracağız ama hepsi o kadar!... Ayrıca söyler misiniz Allah aşkına; tarihin hangi devrinde Rusya ve İran ile stratejik ortaklık yapabilmiş, dost ve müttefik olabilmişiz?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.