Türkiye vazgeçilemez ülkedir

A -
A +

Avrupa'da da tıpkı Türkiye'de olduğu gibi birçok çatlak sesler çıkmaktadır. Orada da herkes kendi meşrebine göre, durup düşünüyor, meseleleri değerlendirip, ona göre konuşuyor. Avrupa Toplumları, bilindiği üzere demokrasinin en ileri halini yaşıyorlar. Burada farklı düşüncelerin olmasından daha tabii ne olabilir? 6 Ekim'de yayınlanacak rapordan önce, "akil adamların" hazırladıkları rapor yayınlandı. Burada vurgulanan husus; Türkiye'yi mutlaka AB'ye almak şeklinde idi. Bu durum, Türkiye'den ziyade Avrupa'nın menfaati icabı olarak ifade edildi. Bundan sonra da, yayınlanacak raporun ön taslağı basına yansıdı. Biz, zaten kendimizden eminiz. Kopenhag Siyasi Kriterlerinin hepsini yerine getirmiş bulunmaktayız. Uygulamada elbette aksaklıklar olacaktır. Bu durum, mevcut üye ülkelerde bile söz konusudur. Nitekim Almanya Başbakanı Scheröder; "Evet" oyunun gerekçelerini sıralarken: - Türkiye'ye 40 sene önce bu söz verilmişti. Almanya her zaman bu sözünün arkasındadır. - Müzakerelere başlanması sadece Türkiye'de değil tüm Avrupa'da ekonomik dinamizme yol açacak. - Türkiye, Almanya ve Avrupa için güvenilir bir ülke; bir NATO üyesi... dedi ve Türkiye'nin önemini bir kez daha vurguladı. Türkiye, jeo-politik ve jeo-stratejik konumu itibariyle vazgeçilemez bir ülkedir. BM toplantısından dönen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün işaret ettiği gibi; "... artık, herkes Türkiye'nin ne dediğine çok daha fazla dikkat ediyor..." Elbette etmek zorunda! Şahsiyetli dış politika... Şimdiye kadar etmemişlerse; bu bizim şahsiyetli dış politika geliştiremediğimizden kaynaklandı. Daha açık ifadesiyle; Türkiye iyi idare edilemediği için adam yerine konulup sözlerine kıymet verilmedi. Yani Türkiye'nin meseleleri ilgili platformlarda gereği gibi ortaya konulup savunulamadı. Bu durumun tipik örneğini, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda attığı adımlarda gördük. Seneler senesi sürüncemede bırakılan ve en ufak bir adım atılmayan bu meselede; bu yüzden, hem KKTC ve hem de Türkiye olarak devamlı uzlaşmaz görülüp suçlandık. İlk defa bu hükümetle cesaretli adımlar atıldı ve hiç değilse haksız yere suçlanmaktan kurtulduk. Artık her gittiğimiz uluslararası platformda Kıbrıs meselesi önümüze sürülemiyor. Bilakis, bu meseleyi biz dillendiriyor ve verdiğiniz sözleri yerine getirin diyoruz. Avrupa'da, özellikle Fransa'da yükselen çatlak sesler, Türk-Fransız dostluğuna uymamaktadır. Bilindiği üzere, Türkiye'nin AB'ye girişi için referandumdan söz etmekteler. Referandumu üye olarak aldıkları hangi ülkeye uyguladılar? Cumhurbaşkanı Chirac ve Fransa hükümeti, belli ki Türkiye'yi engellemek için, Anayasa'ya "AB'ye yeni üye alınırken referandum yapılması" şartını koymak istemektedirler. Tamamen iç politikaya dönük bu söylemler 2007'de yapılacak başkanlık seçimlerine endekslidir. Buna karşın, Fransa'daki ana muhalefet, Cumhurbaşkanı ve iktidarı, "seçmenleri Türkiye ile korkutmaya çalışmakla" suçladı. Başbakan Tayyip Erdoğan 20 Ekim'de tekrar Fransa'ya giderek ikna turlarına devam edecek. Aslında Avrupa biliyor da... Aslında tüm Avrupa ülkeleri Türkiye'nin vazgeçilmezliğini biliyorlar ve bu durumu en iyi şekilde; elli seneyi aşkındır NATO'da gördüler. Sovyet tehdit ve tehlikesine karşı Avrupa'nın güney doğu kanadını dolayısıyla, Avrupa'nın güvenliğini Türkiye'miz temin etmiştir. Şimdilerde ise, tüm dünyada estirilmekte olan "global terör"ün karşısında da, başta Avrupalılar olmak üzere terörün hedefi olan tüm ülkeler; Türkiye'mizin dostluğuna ve yardımına muhtaçtırlar! Çünkü; terörden bizim kadar çeken ve uzun süre mücadele edip başarı ve tecrübe kazanan ikinci bir ülke yoktur. Ayrıca; Türkiye, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedir. Böyle bir ülkenin AB'ye girmesi, Batı dünyası ile İslam ülkeleri arasındaki diyaloğu daha sağlam zeminlere oturtacaktır. Hemen her bakımdan adeta köprü olan Türkiye, göz ardı edilebilecek bir ülke değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.