Türkiye'nin tarihî misyonu

A -
A +

Önceki gün Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref ile beraber olduk. Kendileri, Ankara temaslarını tamamlayıp İstanbul'a gelmişlerdi. İstanbul'da (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk- Pakistan İş Konseyi tarafından düzenlenen çalışma yemeğine katılarak, Türk işadamlarıyla bir araya geldiler. Bilahare; Türkiye'-deki ulusal medyanın (yazılı ve görsel) üst düzey temsilcileri ile bir sohbet toplantısı düzenledi. Bu iki dost ve kardeş ülkenin (Türkiye-Pakistan) yıllık ticaret hacminin 200 milyon dolar gibi "komik" bir rakam olduğunu ifade ederek; bu durumdan kurtulmak için mutlaka birşeyler yapılması gerektiğini vurguladı. Afganistan gibi, savaştan yeni çıkmış ve ekonomisi çöküntü halinde bir ülke ile dahi 1 milyar doların üstünde ticaret yapmalarına karşın; Türkiye ile ticari münasebetlerin geliştirilmemesine bir anlam veremedi ve sözlerini şöyle sürdürdü. "... Biliyorum; biz bir yerde hata yaptık. Kamuya ağırlık vererek özel sektöre gerekli ilgiyi göstermedik. Halbuki ülkeler arasında, ticareti yapacak özel sektördür." Teşkilatın çok önemli iki ülkesi Halbuki, Türkiye ile Pakistan İslam Konferansı Teşkilatı'nın çok önemli iki ülkesidir. Görüldüğü gibi; ne dost ve kardeş olmamız ve ne de temelinde inanç birliği olan bir teşkilatın önemli üyeleri bulunmak bir şey ifade etmiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, "İslam Ortak Pazarı olmaz" derken işte; bu gerçeğin altını çiziyor. Eğer olsaydı; İslam Konferansı Teşkilatı'na üye olan ülkelerin kendi aralarındaki ticaret hacimleri böylesine gülünç olmazdı. Aynı dileği, Başbakan Tayyip Erdoğan Cidde'de de dile getirdi ve aynen şunları söyledi: "Şimdiye kadar olan halimiz Fars'ların şu sözünü hatırlatıyor. (Toplanıyoruz, konuşuyoruz, dağılıyoruz!..) Bakın şimdi; biz de toplandık. Bu güzel yemekleri yiyoruz. Problemlerimizi dile getirip tartışıyoruz. Ardından dağılacağız. Peki netice? Neticesini ben sizlere ortak kültürümüzden aktarayım (Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz!) Biz Türkiye olarak söz veriyoruz ki; kolaylaştıracağız, güçleştirmeyeceğiz; aynı tavrı sizden de bekliyoruz! Düşmanlık dostluğa döndü! Aramızdaki ticaret hacimlerini yansıtan bu gülünç tablolar; bizim birbirimize güvenmediğimizi gösteriyor. Öncelikle kendimize ve birbirimize güvenelim. Paylaşıma inanarak el ele verelim..." Nitekim; şimdiye kadar, bize düşmanca tavır sergileyen Suriye ile de münasebetlerimiz yok denecek kadar azdı. Daha önce, Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'ün iki kez Şam'ı ziyareti akabinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Türkiye'yi ziyareti ile düşmanlık dostluğa dönüşüverdi! Beşar Esad bizzat talimat verdi; Suriye ile ticaret yapacak Türk işadamları için bir ofis kurdurdu. Başka hiçbir büroya başvurmaksızın bütün işlemler tek elden ve bu ofis marifetiyle yürütülecek. Komşularımızla, dost ve kardeş İslam ülkeleriyle adeta aramızda dağlar oluşturulmuş. Yasak ve bin bir türlü bürokratik engellerle bir araya gelmemiz önlenmiş. Bütün bu engelleri kaldıracak ve karşılıklı olarak ülkelerin halklarını bir araya getirecek; onları kaynaştırıp ticaret yapmaya yönlendirecek akıllı idarecilere muhtacız. Çok şükür; merhum Özal'dan sonra ülkemizin başında Tayyip Erdoğan gibi bütün bu meseleleri bilen ve çözümleri için çırpınan bir lider var. Müşerref de aynı dertten mustarip Türk müteşebbisinin ayağındaki prangaları çözüyor, açılım ve hamle yapabilmeleri için önlerini açıyor. Üretimle alakalı gerekli kolaylıkları temin ediyor. Her gittiği dış seyahate, yanına onlarca işadamlarını da alarak adeta onlara pazar arayışına giriyor. Yabancı devlet ve hükümet başkanlarının devamlı yaptıkları bu ziyaretleri gazetelerde okur, televizyonlarda gıpta ile seyrederdik. İlk defa merhum Özal'la bu tablolara şahit olmuştuk. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref de aynı dertten mustarip. Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye "model" olup, mustarip haldeki komşu, dost ve kardeş ülkelere öncülük yapabilir. Yapmaladır da.. Zira, Türkiye'nin tarihi misyonu bunu gerektiriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.