Türkiye'yi tanımak...

A -
A +

Şu hususu hemen belirtelim ki; biz kendimiz Türkiye'yi tanımıyoruz ama, başkaları bizi çok iyi tanıyor ve ona göre değerlendiriyor! 200 senedir Batı Batı derken ve uğrunda feda etmediğimiz değer bırakmazken, gaye ve emelimizi biliyor muyuz? Batı'dan muradımız oraya kapılanmak mıdır? Hedefimiz, Batı'nın eşit statüde, saygın bir üyesi olmak mı, yoksa; Batı'nın varoşunda yer alıp hizmetçiliğine talip olmak mı? Her şeye rağmen Batı demek, kendi benliğini inkâr etmek, sahip olduğun bütün değerlerinden tecrit olmak; haysiyetsiz, şahsiyetsiz ve ne idüğü belirsiz bir biçimde her şeyinle teslim olmak manasına gelmiyor mu? Oysa; Batı bile bizi böyle görmüyor; küllenen dinamiklerimizden ürküyor! Askeri paktların ortadan kalktığı bir dönemde Batı, kurmaya çalıştığı aile birliğini teminde ve bu birliği sağlıklı sürdürmede zorluklar çekiyor. Daha da çekecektir. Hem, dünya sadece Batı'dan mı ibarettir? Türkiye'nin Batı'ya imrenişi; sahip olduğu değerler yüzündendir. Dün bu değerlere biz maliktik; Batı bize imreniyordu. Nitekim, Batı, Orta Çağ'da vahşeti yaşarken, bizim medeniyetimiz göz kamaştırıyordu. Biz, bu büyüklüğümüzü ne çabuk unuttuk? Devletler de canlı bir organizma gibi; inişli çıkışlıdır. Çok sıhhatli bünyeler bile zaman zaman hasta olmuyor mu? Bizim hastalığımızın uzun sürdüğü bir gerçek. Hastalığımızdan kurtulmak için, Batı'nın karşısında komplekse kapılmamızın manası var mı? Neden dik duramıyor ve haklarımızı arayamıyoruz? Kendi içimizde, kendi insanımıza bile insan hak ve hürriyetlerini verirken, Batı'nın telkinlerine göre hareket etmek; yalnızca bize değil, medeni alemde hangi saygın millete yakışır ve yaraşır? İptila halindeki bu Batı tutkunluğumuz gözlerimizi kör etti! Batı'dan başka dünya göremediğimiz gibi, Batı'yı da gerçeğiyle göremiyoruz! Asliyetinden, şahsiyetinden bu denli kopan milletlerin varabilecekleri bir yer olmasa gerektir! 65 milyonluk genç nüfusumuzla, şanlı tarihi mirasımızla ve işgal ettiğimiz coğrafyamızla; bölgemizde bir istikrar ve güç kaynağı olduğumuzu neden göremiyoruz? Bizim eksiğimiz, sahip olduğumuz dinamiklerimizi harekete geçiremeyişimizdir. Bunun baş amili, saiki ve sebebi, bizatihi milletin kendisi değil; milleti idareye talip olup iş başına geçen beceriksiz hükümetlerdir. Bizim ziyadesiyle muhtaç olduğumuz şey liderdir. Çünkü bu millet başa bağlıdır. Bu asil millet liderini bulduğu an, Batı kendiliğinden dize gelecektir. Ve o vakit, biz onların kapısında değil, onlar bizim kapımızda olacaktır. Yeter ki; bu insanlar bizim insanımızdır deyip sahip çıkalım ve tefrikaya düşmeyelim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.