Üç büyük seçim öncesi Türkiye'miz, büyük bir oyunla karşı karşıyadır. Üzerinde yaşadığımız coğrafyada, bu denli netameli krizler çokça yaşanmıştır. Dolayısıyla; milletçe, bu krizlere teşneyiz!
Her şeyden önce şu hususun üstünü kalın çizgilerle çizerek belirtelim ki; dünü bilmeden bugünü sağlıklı yaşayamaz ve yarınları, doğru dürüst kestiremezsiniz.
Geçen asrın başlarında bizim Cihan Devleti'miz neden ortadan kaldırıldı? Batılı sömürgeci güçler; 'Haçlı Seferleri'ni yeniden hortlatarak; üzerimize çullandılar ve elimizin altındaki petrol sahalarımız işgal ettiler. Bununla yetinmediler; bize bir alan çizerek ve yeni devletimizi; 'bu çerçevenin dışına çıkmamamız şartıyla(!)' tanıdılar.
Dayatılan şartların başında; komşularla (petrol sahalarını kapsayan) sıfır münasebet ve maddede ve manada 'çizmeyi aşmamak'; diğer bir ifade ile kendilerinin 'uydu'su olarak bir hayat sürdürmemiz vardı. Batılılarca Müslümanlar, insan sayılmadığından; insanca bir hayata asla layık değillerdi.
Osmanlı'nın Meclis-i Mebusan'ının son toplantısında almış olduğu karar gereği (Misak-ı Millî); Batı Trakya ile Musul ve Kerkük havzası; ne pahasına olursa olsun, millî sınırlar içerisinde kalacaktı. Batı Trakya'da Türklerin, Musul ve Kerkük'te de petrolün bulunması, sömürgeci güçleri kudurtmuş olacak ki; millî yeminimizi (Misak-ı Millî) bize yedirerek bu yerleri elimizden aldılar!
O vakitler hedefte; padişah (halife) ve Kur'an Nizamı (Şeriat) vardı. Cihan Devleti'mizi yıkarak hedeflerine ulaştılar.
Aradan bir asra yakın zaman geçti; ortada; ne padişah ve ne de Şeriat olmamasına rağmen, modern Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve onun partisinin yönettiği devlet, yeniden hedef tahtasına konulmaktadır. Sebebi gayet açıktı: Türkiye, çizmeyi aşmıştı; kendisine çizilen çerçevenin dışına taşmıştı!
Son on bir yılda; hemen her sahada; Türkiye tarihinde (90 senedir) yapılabilenlerin 2-3 ve hatta 4 katı hizmetler gerçekleştirilmiş; 2023 senesi için, dünyanın onuncu büyük ekonomisi olmak için hummalı gayretler sarf edilmiş ve edilmektedir.
Dahası; komşularla 'sıfır münasebet!' yerine sıfır problem amaçlanmış; on sene öncesinde 4-5 milyar dolarlık ticaret hacmi 50 milyar dolar dolayına çıkarılmıştır.
Dün, zorla elimizden alınan Musul-Kerkük petrollerinin, ülkemiz üzerinden üçüncü ülkelere ulaştırılması sağlanmış ve bundan da önemlisi aynı havzada Türk şirketleri, petrol arama faaliyetine girişmişlerdir.
Eşyanın tabiatına aykırı olarak, bizden zorla koparılan Kuzey Irak ile âdeta; Urfa ve Diyarbakır'mış gibi çok sıkı ekonomik ve siyasal münasebette olmamız; başta ABD olmak üzere, Batılı güçleri ve İsrail'i ürkütmüş; bu gidişat, onlara maziyi hatırlatarak uykularının kaçmasına sebep olmuştur!