Ucuz siyaset!

A -
A +

Terslikler ve tuhaflıklar ülkesinde yaşıyoruz. Sol, bütün dünyada emekçilerin, ezilenlerin hareketi iken, bizde; zengin muhitlerde, zengin ve tuzu kuru gençlerin heves ve züppeliğinden öteye geçememiştir! Cumhuriyet, kuruluşta 'tek parti' merkezli düşünülüp hayata geçirildiğinden; bunun dışında sağda ve solda hiçbir oluşuma, siyasi akıma ve teşkilatlanmaya müsaade edilmemiştir. Çok partili hayata; demokrasiye geçişimizle birlikte, 'tek parti'den ayrılıp ayrı bir siyasi yapılanmaya giden DP, siyasi yelpazenin sağında, CHP de solunda yer almıştır. Ne DP ve ne de; İnönü'nün 'ortanın solu' diye nitelendirdiği CHP, gerçek manada sağ (liberal) ve sol ideolojileri benimseyip parti programlarına yazamamışlardır. Sistemin karakteri ve katı kuralcı yapısı, bünyesinde meydana gelen siyasi oluşumlara; hiçbir zaman onların benimsedikleri görüşleri hayata geçirmelerine müsaade etmemiş ve; hem sağdaki, hem soldaki oluşumları 'sureta' kılmıştır! Devletin ekonomiden tek başına arslan payını aldığı ve onu yönlendirdiği bir sitemde hangi liberalizmden (serbest piyasa ekonomisi) bahsedilebilir? Dolayısıyla, demokrasi sürecinde de; sosyal, siyasi ve ekonomik manada reformlar bir türlü gerçekleştirilememiştir. Hemen her hususta nazım rolü oynayan ve belirleyici olan; devlet olmuştur. Partiler de devletin partisi olmaktan kurtulamamıştır! Bu sistemde; bütün imkanları elinde bulunduran devlettir ve onun etrafında, onun imkanlarıyla zenginleşip sivrilebilen 3-5 ailedir! Geride kalan millet ise, 'sefiller'i oynayan köylü toplumu yığınlarıdır! Böyle bir toplumda gerçek manada demokrasiden bahsedilebilir miydi?! Sistem, siyasi partilere demokrasicilik oynattı! Oyunda, topun her ceza sahasına girişinde ise, düdük çalındı ve; 'harç bitti, paydos!' delindi! Her on senede bir bu düdük çalındı ve siyaset 'şiraze'den çıkarıldı! Cahil ve sefil bırakılan 'köylü toplumu'nun demokratik argümanları, özlem ve beklentileri ve; bütün bunları kuvveden fiile çıkarabilecek bir gücü ve yaptırımı olamazdı. Nitekim olamadı da! Ekmek peşinde koşan, canıyla uğraşan milletin başını kaldırmaya vakti mi vardı? Her türlü riski göğüsleyerek; bütün bu tabuları yıkan ve meydana getirdiği 'orta direk' sayesinde, Anadolu insanını zenginleştirerek; millete demokratik özlem ve beklentileri hissettiren; onları talep ettiren rahmetli Turgut Özal olmuştur. Özal sayesinde Türk insanı, Türk müteşebbisi dış dünyayı tanımış; ilk defa onlarla kendisini mukayese imkan ve fırsatı bulmuştur! Bugün, dünyanın dört bir yanında çil yavrusu gibi dağılmış bulunan ve oralarda çok ciddi işler başarmakta olan on binlerce Türk iş adamı sözümüzün vesikasıdır. Yine bugün, demokrasi adına dev adımlar atabiliyor ve peş peşe 'Uyum Paketleri' çıkarabiliyorsak; bütün bunlar rahmetli Özal'ın açtığı yol sayesindedir. Yoksa; ucuz siyasetle, demokrasicilik oynamaya devam edecektik!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.