Türk insanı, ülkesiyle birlikte soluklanmak istiyor ama; ne mümkün! Şöyle bir gün olsun; rahat bir nefes alabildiğimiz oldu mu? Dünya üzerinde bizden daha geri kalmış ve problemleri bizim gibi ayyuka çıkan ülkeler yok mu? Elbette var; ancak hiç birisi bizim kadar huzursuz ve çalkantılı değildir! Akdeniz ülkesiyiz, sıcak kanlıyız da; bu demek değildir ki hemen her gün de hop oturup hop kalkacağız! Diken üstünde geçen ve hemen bütün basın yayın kuruluşlarınca Allah'ın günü felaket tellallığı yapılan bir ülkede salim düşünülebilir ve sağlıklı kararlar alınabilir mi?! Bu tarz bir hayat, fert ve toplumlarda savunma mekanizmalarını geliştirir ve zamanla pasifleştirir! Devamlı yumruk yiyen boksör misali; gitgide güçsüzleşir, yere yığılır ve nakavt olur! Silindir gibi her gün üzerimizden geçiliyor ve pestilimiz çıkartılıyor! Türk cemiyetinin temel dinamikleri ne kadar güçlü ve sağlam ki; 'onlar dışarıdan biz içeriden' onca uğraşmalara rağmen; bir türlü nakavt olmuyor ve havlu atmıyor! İçerideki ve dışarıdaki toplum mühendisleri, tatbik mevkiine koyarak uyguladıkları bunca melanetten, kendilerince netice alıyorlar ki, eylemlerini biteviye sürdürüyorlar! Deli gömlekleri giydirilmiş bir toplumu meşguliyetle tedaviye tabi tutarak oyalıyorlar! Ve biz, bu kavga ortamında, ne kendimize ve ne de dönüp etrafımıza bakabiliyoruz! Plan ve program yapıp uygulayamıyoruz; çünkü, gündem belirliyemiyoruz! Kendi dışımızda belirlenen gündemin 'avare kasnağı' olmak zorunda bırakılıyoruz! Dolayısıyla; bize biçilen rol, devamlı suretle figüranlık oluyor! Siz; istediğiniz kadar, baş rol oyuncusu benim deyin ve bu durumu dünyaya haykırın; bu ses ve talebinize kulak verebilecek kimseyi bulamazsınız! Zira; hem sesiniz kısılmış ve hem de; sizde baş rol oynayabilecek güç ve takat bırakılmamıştır! Artık size düşen; haddinizi bilmektir! İktidarda hangi parti olursa olsun; IMF karşısında tavrımız değişebiliyor mu? Bir kısım çeyrek münevverlerimiz; bu hale öylesine alışık ve teşne olmuşlar ki; IMF'siz bir hayatı düşünemiyorlar bile! IMF yetkililerinin 'sömürge valisi' tavırlarına öyle alışmışlar ki; onların emirlerine amade olmayı, neredeyse bir 'imtiyaz', bir ayrıcalık görmekteler! Ve, bundan dolayı da; mevcut hükümetin 2004 senesinden sonra IMF'siz bir hayatı terennümüne karşı çıkıyorlar! İşte; makalemizin başında belirtmeye çalıştığımız ve toplum olarak içine düşürüldüğümüz bu 'edilgenlik', pasiflik halimiz, bizi yok saydırıyor! Biz de ister istemez bu oyuna geliyoruz! Figüran olacaksın diyorlar, oluyoruz! Baş rol oynayacağım diyoruz; başımıza çuval geçiriyorlar!