Tuhaflıklarla, garipliklerle dolu enteresan bir ülkede yaşıyoruz. Olanlar, karşılıklı güven müessesesi yıkıldıktan sonra oldu. Önce, devlet vatandaşına güvenmedi; vatandaşın beyanını kabul etmedi, vatandaşı adeta kendisini aldatan bir meta gibi gördü ve meydana getirdiği bürokrasi ile, en basit bir işte bile vatandaşı çileden çıkardı! Devlet kapısı denilence vatandaş, kaçacak delik aradı! Tabii, burada devlet kapısından beslenen, bir avuç beslemeyi kasdetmiyoruz. Onlar ki, devletin malını deniz görüp, yemeyeni domuz addeden ve devlet kesesinden geçinen; geçinen ne kelime, devletin malını hamuduyla götüren bir avuç haramzade! Kasdımız; devlet kapısında sürünen, hastane, banka ve ekmek kuyruklarında çile dolduran ve esas yekunu teşkil eden milletin ta kendisidir. İki sene öncesine kadar, ülke ekonomisinin motoru mesabesinde olan ve sayıları milyonlara ulaşan bir orta direk vardı. Çok maharetli ve uyum içinde çalışan bu günkü hükümetimiz sayesinde, orta direk sizlere ömür! Artık, bu ülkede çok zengin bir avuç tuzu kurunun yanında; dar gelirliler ve hiç geliri olmayan milyonlarca insan yığınından bahsedilebilir! Başbakanımız bir güvenden bahsediyor; dışarısının hükümete olan güveninden! Bu yüzden, borç para verdiklerini söylüyor. Halbuki, dışarısının vermiş olduğu borç para, güven eseri olarak verilmekten ziyade, ölmek üzere olan hastaya verilen oksijene benziyor. Hastanın ölmesi onların da işine gelmez zira! Dışarısı, seni ne oldurur, ne öldürür; sadece süründürür! Üstelik; vermiş oldukları 25 kuruşluk borç için, 25 liralık canımızı alıyorlar! Millete güven verip, milletin güvenini kazanıp, milletin gücünü orta yere koyacağımıza; milleti küstürüp, açlığa ve yokluğa mahkum edip, dışarıya avuç açıyoruz! Bu milletten neden bu kadar korkuyoruz? Anlayan varsa beri gelsin! Dışarısının vereceği 15 milyar doların, en az 15 mislini bu milletin vermesi işten bile değildir! Yeter ki, millete, Anayasa'da yazıldığı gibi, birinci sınıf vatandaş gözüyle bakılsın ve güvenilsin! Milletin tepesine çöreklenen politikacı ve bürokrat el ele vererek, milleti devletinden soğuttu! Bir bakanımız, milletin huzurunda arz-ı endam ederek diyor ki: İşçi emekli maaşıyla geçinebilmek mucizedir! (Haşa). Adama sormazlar mı; öyleyse, pek sayın bakanım bu emekli nasıl geçinecektir? 35 sene devlet hizmetinde namusuyla çalışmış, çalmamış çaldırmamış; devlet malının üzerine titremiş bu vatandaş karnını nasıl doyuracaktır? Namerde muhtaç olmadan nasıl yaşayacaktır? Bu mudur sizin devletçiliğiniz, adalet anlayışınız ve insana saygınız? Küçük esnafa, onların kazançlarına göre astronomik miktarda peşin vergi getirdiniz. Yani, daha kazanılmamış ve büyük bir ihtimalle kazanılamayacak paranın vergisini peşin istiyorsunuz! Bunun manası dükkanları kapatın demektir. Dükkanlar kapanıp, devletin vergi gelirleri düşünce de; dünyada emsali görülmedik bir uygulama başlattınız. Eski senelere dönüp, verenden bir kere tahsil cihetine gittiniz! Tam, Deli Dumrul misali; geçenden 5 akça, geçmeyen 10 akça! Bütün bu uygulamalarınız, sebep olduğunuz krizler, yaz-boz tahtasına çevirdiğiniz programlarınız size yakışabilir ama, inanın; sefalete sürüklediğiniz bu asil millete hiç yakışmıyor. Bilin ki, millet size ve uygulamalarınıza layık değildir.