Vıcık vıcık siyaset!..

A -
A +

Ankara kaynıyor! Yurdun dört bir köşesinden, her kademedeki binlerce insan Ankara'ya akın etti! Eline bir kart, yanına kendince bir torpil bulan Ankara'nın yolunu tuttu! Sadece AKP'ye, daha şimdiden 15 bin dolayında aday adayının başvurduğunu görüyoruz! Dolayısıyla bütün partilerin genel merkezleri, iğne atsanız yere düşmez bir manzara arz ediyor! İşte parti liderleri ve parti yönetim kadroları böyle bir ortamda çalışıyor ve Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek kadroları tespite çalışıyor! Mevcut Siyasi Partiler Kanunu, liderlere ve parti yönetim kurullarına, milletvekili adaylarını re'sen tespit edebilme imkanını veriyor. Bunun yanında önseçim seçeneğini de veriyor. Dikkat edin; kanunun demokratik gereğini, siyasi partilerimizden yalnızca DYP ve kısmen CHP yerine getiriyor. Diğer bütün partiler merkez yoklamasını yeğliyor! Burada AKP'nin hakkını yemeyelim; o, henüz büyük kongresini gerçekleştiremediğinden önseçim yapamıyor. Türkiye'mizin ekonomik, sosyal ve siyasi tabloları göz önüne getirildiğinde insanın dehşete düşmemesi imkansızdır! Yani, insanın böyle bir tablonun yönetimine talip olması için evvel emirde deli olması gerekmez mi? Yahut, bu insanların bu tabloları düzeltmek için bir dertleri yok da, şahsi çıkarları uğruna mı böyle bir yola tevessül ediyorlar? Şimdiye kadarki uygulamalara baktığımızda, maalesef siyaset bizde bir rant aracı olarak algılanmıştır. Bunun sonucunda da partiler, özellikle iktidar partileri, lider ve liderin etrafındaki bir avuç insanla birlikte adeta şirketleşmiştir! Ankara'ya gelen ve milletvekili olmak isteyen insanların çoğunun böyle olduğunu söylemek istemiyoruz. Hatta bunların büyük bir kısmının çok idealist düşüncelerle yola çıktığını biliyoruz. Ama, bunlar seçilip Meclis'e girdikten sonra, ister istemez sistemin bir parçası oluyorlar! İşin kötüsü; seçilmiş bütün milletvekillerinin bu sistemi kendi başlarına verebilecekleri bir kararla değiştirebilmelerinin imkanı yoktur! Bu demokrasi dışı hal, mevcut sistemin gereğidir. Çünkü, mevcut sistem, liderleri 'kral', milletvekillerini de onların kurşun askeri yapmağa teşnedir! Lider oligarşisi diye tanımlanabilecek bu sistemin değiştirilebilmesi de, ancak liderlerin talepleri doğrultusunda mümkün olabildiğinden, milletvekillerinin elleri kolları bağlı kalıyor! Elini kolunu oynatanlar da 'asi' addediliyor ve partiden derhal dışlanıyor! Şu halde; idealleri doğrultusunda avare kasnak konumunda kalan milletvekilleri de pek kısa bir zaman sonra sisteme ayak uydurmak zorunda kalıyor! Daha açık bir ifadeyle rant bölüşüm aracının bir parçası oluveriyor! Bundan sonra iş, seçilen milletvekili ile seçen milletin münasebetine geliyor ve işte ocak orada kızışıyor! Milletvekili bulunduğu konumunda nasıl edip de seçmenine şirin gözükecektir? Onun da kolayını buldular; siyaset sayesinde, önde başka arkada başka konuşmayı, her çeşidinden maske takmayı ve her kılığa girmeyi maharet bilip, rahatlıkla göz boyayabiliyorlar! Süregelen bu siyaset anlayışını temelinden yok etmedikten sonra bu memlekette, güzellik adına hiçbir oluşa imkan ve ihtimal yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.