Eğitim sistemimizi yalan söyleyen tarih üzerine bina ettik ve oluşturduğumuz zulmetten hayırlar umuyoruz! Dünya üzerinde okulları ile kütüphaneleri birbirini nakzeden; nesillerini, sokağı ile okulu ayrı istikametlere yönlendiren bizden başka bir ülke var mıdır? Okulda öğrendikleri ile sokakta karşılaştıkları farklı olan gençlerimizin beyinlerinin uğradığı travmayı düşünebiliyor musunuz? Yaz-boz tahtasına çevirdiğimiz ve yalan söyleyen tarihlerle doldurduğumuz bir eğitimle eğittiğimizi sandığımız nesillerle mi yarınları kazanacağız? Yüzyıla yakın bir zamandır; devlet ve millet hayatımızda gerçeklerle problemleri mütemadiyen halıların altlarına süpürdük. Zamanla kokmayacaklarını zannedip üzerlerine oturduk. Problemler öylesine devleşip urlaştı ve yalanlar öylesine kokuştu ki, dayanabilmenin imkân ve ihtimali kalmamıştır. Bundan böyle tek bir çare kalıyor; tarihimizle yüzleşmek ve problemlerin üzerlerine gitmek ve milletten özür dilemektir. Toplum mühendisliği ile insanımızı ruhen ve bedenen parçalaya parçalaya ve birbirlerine düşman ederek bugünlere geldik. Bu durumu, oluşturdukları 'vesayet rejimi' ile iktidarlarını sürekli kılmak isteyenler meydana getirdi. Bu sayede, silahı devamlı suretle millete doğrulttular ve her daim kendi sultalarını yürüttüler. Seçilen iktidarlar 'konu mankenliği' yapıp gittiler. Birazcık iktidar olmaya soyunanları ise, silah gücüyle alaşağı ettiler. Seneler senesi; asık suratlı ve çatık kaşlı bürokrasinin hikmetinden (!) sual edilemedi ve gelip geçen tüm hükümetler; askerî ve sivil bürokrasinin elinde oyuncak olmaktan öte bir maharet sergileyemeden çekip gitti! Gitmek istemeyen de zorla gönderildi. Demokrasimizi bize, demokrasiden yani milletin seçtiklerinin idaresinden öylesine uzak yaşattılar ve unutturdular ki, gerçek demokrasiyi sergilemek isteyen bugünkü iktidarın yönetimine 'sivil darbe' diyerek kendilerini tatmine çalıştılar. Bilmiyorlar ki, artık mızrak çuvala sığmıyor!..