Bu memlekette yalnız Kürtlerin hakları mı ihlal edildi? Yıkılan imparatorluğun külleri üzerinde; yeni bir devlet, yeni bir rejimle kuruldu. Kurucu irade; kurulmadan önce, her kesimle hemfikir olarak ortak hareket etti ve müşterek düşmanı yendi! Kurucu irade, kurulup müesseseleştikten sonra; tekte karar kıldı. Tek adam, tek millet, tek devlet (ulus devlet), tek dil, tek hukuk... Bu denli tek tipleşmenin içinde yer alanlar bile; her bakımdan kendilerine benzemiyor diye, dışlanıp törpülendi. Dışarıda kalanlar ise; cadı avına çıkılırcasına takibata uğradı ve baskılara maruz kaldı. Hemen her kesim gibi, Kürtler de bu olumsuz gidişattan nasibini aldı. Tıpkı Müslüman Türklerin, Müslümanlıkları yüzünden çektikleri gibi. Bakınız; bu ülkede; milenyum çağında bile hâlâ Osmanlıca bir kitabın basılıp dağıtılması yasaktır!.. Bu ülke insanı, dedesinin mezar taşını okuyamamaktadır. Bu ülke insanı, kütüphanelerini dolduran; ata yadigârı milyonlarca kitaba yabancıdır. Kürtlerin bir kısmı; dışarısının da telkin ve teşvikiyle, kurulu düzene başkaldırdı ve silaha sarıldı. Kanun dairesinde yapılması gereken mücadele; kanun dışı şekillere sokuldu ve haklı iken haksız duruma düşüldü. Kanun dışılık sürdükçe hem Kürtlerin ve hem de diğer kesimlerin demokratik insan hakları engellendi ve ertelendi. AK Parti iktidarlarına kadar Güney-Doğu vilayetlerinde olağanüstü hâl vardı. Olağanüstü hâle, elbetteki terör sebep oldu. Neticede galibi olmayan pis bir savaş, uzun süredir sürdürülüyor. Buna ancak ve ancak Türklerin ve Kürtlerin düşmanları sevinir. Yapılması gereken; tüm ezilen ve horlanan kesimlerin el ele vererek; hukukun içinde kalarak haklarını aramaları; bunun mücadelesini vermeleri idi. Her kesim ayrı tarafa çekti; öyle ki, kesimler önce birbirlerine düşman edilerek kırdırıldı. Sonunda kırdıran tarafın hakemliğine başvuruldu! Aynı oyun kaç defa oynandıysa, taraflar bu oyuna geldi. Birisi olsun; durun, biz ne yapıyoruz demedi; diyemedi! Bugün gelinen noktada; artık silahın, kokuşmuşluğun ekmeğine yağ sürdüğü ortadadır. Başta Kürtler olmak üzere her kesim aklını başına devşirmeli ve tıpkı kurucu irade gibi; herkesin ve her kesimin demokratik insan haklarını ihtiva eden bir anayasaya destek olması gerekir. Gelmiş olan bu tarihî fırsat kaçırılmamalı ve herkes eteklerindeki taşları dökmelidir!