Yapanın yanına kâr kalmamalı

A -
A +

Yolsuzlukların ayyuka çıktığı ve bunların "siyasetçi-bürokrat-işadamı" üçgeninde cereyan ettiği apaçık ortada iken; hiçbir şey olmamış gibi hareket etmek ve toplum olarak kılını kıpırdatmamak, yolsuzluğa prim vermek ve onu teşvik etmek değil de nedir? Öte yandan; bu toplum yolsuzluğa batmışsa ve bundan dolayı da ilgisiz kişiler suçlanıyorsa; bütün bunları ayıklayacak ve suçsuzları aklayacak tek merci yargıdır. Siyasetçinin dokunulmazlığı ve birbirlerini parmakla karalayıp, yine parmak aklaması sonucunda siyasetçi, üzerindeki şaibeden kurtulamamıştır. Acaba, gerçekten bu milletin temsil kadrolarına gelip icranın başında bulunan "bakan" kademeleri de bu denli yolsuzlukların içinde midir? Böyle ise, vay halimize! Toplumun vicdanı, kötü yönetimler ve bu ayyuka çıkan yolsuzluklar yüzünden son derece rahatsızdır. Bu vicdanları dindirecek tek şey "adalet"tir. Top "Soruşturma Komisyonu"nda... TBMM, bir eski Başbakan, bir eski Başbakan Yardımcısı ve dört eski bakan hakkında "meclis soruşturması"na karar verdi. Şimdi top, Meclis'te kurulacak "Soruşturma Komisyonu"nda... Komisyon elde edeceği belge ve bilgileri değerlendirecek ve yine Meclis'in onayıyla, gerekli görülen kişiler Yüce Divan'da yargılanacak. Bu hususta kimsenin ileri-geri konuşmasına gerek yoktur. Elinde bilgi ve belge olanlar "Meclis Soruşturma Komisyonu"na başvurabilirler. Yalnız burada TBMM'ye önemli bir görev daha düşmektedir. Yolsuzluğa bulaşanlar hakkında caydırıcı cezaları kanunla va'zedip yargının önüne koymalıdır. Çünkü, şimdiye kadarki uygulamalara bakınca; görünen o ki, suçu sabit görülüp devleti milyonlarca dolar zarara uğratanlara verilen cezalar (!) cidden komiktir. Bu durum ise, kamu vicdanını kanatmaya devam ederek; milletin devletine ve yargısına güvenini sarsacaktır! Şimdiye kadar, onca yolsuzluğu yapanların yaptıkları, çalıp çırptıkları hep yanlarına kâr kaldı. Herkes işin dedikodusunu yapıyor ama hiç kimse parmağını kımıldatmıyordu. İşin içinde siyasetçinin de olması hatta nazım rol oynuyor bilinmesi, TBMM üzerinde de kara bir lekedir. Milletin siyasetçiye ve siyasete güvenini yitirmesi ve ilgi göstermemesi boşuna değildir. TBMM, kendi içindekileri soruşturup adalete teslim etmekle kendini de temize çıkaracak ve olması gereken görkemli yerine tekrar kavuşacaktır. Siyaset saygınlık kazanacak ve toplumdan gerekli ilgi ve desteği yeniden görecektir. Zaten askerî darbelerle inkıtaya uğratılan ve doğranıp biçilen siyaset ve siyaset adamları yüzünden demokrasimiz beklenen olgunluğa bir türlü kavuşturulamamıştır. Temizlik hareketi, muhitten merkeze olmayıp, merkezden muhite doğru bir yol takip etmeli ve bu cümleden olarak merkezde bulunan siyasetçi evvel emirde varsa; kendi kirini temizlemek zorundadır. Balık baştan kokar! Siyasetçisi şaibeli olan bir toplumda dirlik ve düzenden ve dirlik ve düzeni temin eden dürüstlükten bahsedilemez. Zira; ne demişler, balık baştan kokar! Toplumun hemen her kesimine sirayet etmiş bulunan yolsuzluk bataklığını kurutmanın yolu, işe "baş"tan başlamaktır. Aksi halde, bataklık yerinde durur, biz sivrisinekleri teker teker imha için uğraşıp dururuz! Ayrıca; bu denli kokmuş "başlar" layık oldukları cezaya çarptırılırsa; ibret-i müessiriyeti de toplumda o denli ma'kes bulur ve herkes de buna göre ayağını denk alır. Kısaca Türk Toplumu, Türkiye'de de hakimlerin olduğunu görmek istiyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.