Ergenekon soruşturması sürecinde ortalık toz duman! Hukukun 'H'sını bile bilmeyenler, ahkam kesiyor. Biliyorum; burası Türkiye, diyeceksiniz; burada ağzı olan konuşur. Zira, şimdiye kadar; hemen her konuda böyle olmamış mıdır? 'Ergenekon' konusu, özellikle bizim ülkemizde hassas olduğu kadar netameli bir konu. Batı'lı demokrasiler de bu tür süreçlerden geçti ancak, oralarda hiçbir zaman on yılda bir ihtilal yapılmadı! Bizim ülkemizde ise, ihtilali yapanlar, bu işi kendilerine vazife bilerek yaptılar ve bu yaptıklarıyla övündüler. Her gelişlerinde, demokrasiyi katlederek; demokrasiyi kurtarmak için geliyoruz dediler. Diğer bir ifade ile Türkiye'de tiraji komik bir hal mevcut. Avrupa demokrasilerinde ülkeler, bu şekilde 'bağırsaklarını temizlerken' o ülkelerin halkları, bütün sivil toplum kuruluşları, başta medya olmak üzere hepsi, yargının yanında yer aldı. Bu hale rağmen, o ülkelerdeki bu denli temizlik, seneler aldı. Bizde ise, bütün bu olumsuzlukların yanında, toplum, neredeyse ikiye bölünmüş durumda. Üstelik, 'ergenekon' safında yer alanların sesleri daha fazla çıkıyor. Dolayısıyla, bizdeki yargının işi, sanıldığından çok zor. Üstüne üstlük, yıpratılmışlığı da yanında kâr kalıyor. Bir yanlış algılama da, iktidar üzerinden yapılıyor ve; sanki, yargının üzerinde bir yaptırım gücü varmış gibi, acımasız eleştirilere konu ediliyor. Bazı kişiler, emniyet birimleri tarafından neden dinleniliyor, deniyor. Hakim kararı olmadan, Türkiye'de kim, kimi dinleyebilir? Keyfi olarak dinlense de, bu dinlemeler, yargıda delil olarak kullanılamaz. 'Ergenekon' safında yer alanların; mesela onun avukatlığına soyunanların, bilmeyerek yaptıkları fahiş bir hata da, göz altına alınanların veya tutuklananların adeta 'suçlu' imiş gibi addedilip, sahiplenilmeye çalışılmalarıdır. Halbuki, hukukun asgariden şartı, yani olmazsa olmazı; beraet-i zimmetin asıl olmasıdır. Yani, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan herkesin suçsuz kabul edilmesi asıldır. Yargı, herkese lazım.. Yapılması gereken, şu veya bu şekilde yargının baskı altında tutulması değil, rahat bırakılmasıdır. Bırakalım, hak yerini bulsun.