Yarın, Mü'minlerin iki dinî bayramından Ramazan bayramını idrak edeceğiz. Bu güzel günlere kavuşturduğu için Cenab-ı Hakk'a ne kadar şükretsek azdır. Sevgili okuyucularımın Ramazan bayramlarını en kalbi duygularımla kutluyor, iki cihan saadeti diliyorum. Böyle mübarek bir zamanda çok mühim bir konudan bahsetmek istiyorum. O da, dinimizdeki iman konusudur. Bu, öylesine önemli bir konudur ki, şöyle buyurulmuştur: "İman var, ne yok?! İman yok, ne var?!" Peki; İslamiyet'te iman nedir; nasıl müslüman olunur; bir kere müslüman olduktan sonra hep müslüman mı kalınır? Bazı söz ve fiiller insanı islamiyet dairesinin dışına çıkarır mı? Muhammed aleyhisselamın söylediklerinin hepsini beğenip, kalbin kabul etmesine, yani inanmasına iman denir. Onun sözlerinden birine bile inanmamaya veya iyi ve doğru olduğundan şüphe etmeye küfr (imansızlık) denir. İmanın esas şartı... Allahü tealanın, Kur'an-ı Kerimde yapılmasını açıkça emr ettiği şeylere yani bu emirlere farz denir. İmanı, farzları ve haramları öğrenmek, bilmek de farzdır. Otuzüç farz meşhurdur. Bunlardan dördü esas olup, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hac etmektir. İman ile beraber bu dört farz İslam'ın şartıdır. Amentü, inanılması gereken iman esaslarıdır. İmanın üç şartından ikisi zamanla ilgilidir. 1- Can gargaraya gelmeden 2- Güneş batıdan doğmadan iman etmek lazımdır. İman'ın üçüncü ve esas şartı ise; hubb-ı fillah ve buğd-ı fillahdır. Bunun manası Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek, beğenmemek, nefret etmektir. Allahü tealanın, Kur'an-ı Kerimde veya Resulullah vasıtası ile güzel, iyi, hoş diye belirttikleri her şeyi bizim de iyi, güzel, hoş bilip sevmemiz ve kötü diye tavsif ettiklerini de kötü bilip, beğenmememiz imanın esas şartıdır. Nazik bir meseledir... Hem Allah'a inanıyorum deyip ve hem de O'nun beğenmediklerini sevip; onun düşmanlarıyla ahbaplık etmek imanın teşekkülüne engeldir. İman konusu çok nazik bir meseledir. Müslümanların, imanları üzerine titremesi ve onun elden çıkarılmaması için, her an dikkatli olmaları gerekmektedir. Müslüman olduktan sonra da, bir söz veya davranışla da iman kaybedilebilir. Hadis-i şerifte; ahir zamanda kişinin mü'min akşamlayacağı ancak kâfir olarak sabaha çıkacağı ve yine mü'min sabahlayanın kâfir olarak akşamı edeceği haber verilmektedir. Yine hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz: "Beni evladınızdan, ana-babanızdan, malınızdan çok sevmedikçe iman etmiş olamazsınız" buyurmaktadır. İşte, Eshab-ı kiram efendilerimizin her birisi, bu sevgi uğruna, her şeylerini feda ederek dünyanın dört bir yanına dağıldılar; emr-i ma'ruf ve cihad yaparak şehadet şerbetini içtiler. Sevgili Peygamberimizin bir duasıyla mübarek Ramazan bayramını karşılıyalım ve makalemizi bitirelim! "Ya Rabbi! Senin sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve beni sana yaklaştıran amelin sevgisini senden istiyorum".