Yaşayan ölüler diyarı!..

A -
A +

Milletçe,üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibiyiz. Son iki senedir, IMF gırtlağımızı sıkmış; yalnızca ölmemek için nefes alışımıza müsaade ediyor. Vereceği (o da borç) 3-5 milyar dolar uğruna, bütün bir milleti oyalıyor; ha bugün ha yarın düzelecek derken, her geçen gün batağa saplıyor! Türkiye'nin en zenginlerinden Sakıp Sabancı; 'Her Allah'ın akşamı yatağa girerken, acaba bugün, mevcut varlığımdan ne kadar kaybettim diye düşünüyorum' diyor. Hadi; Sakıp Sabancı'yı anladık, malından veriyor ve her geçen gün varlığı eriyor. Ya, yüzde 80'iyle kıt kanaat geçinen milyonların hali nicedir? Hazıra dağlar dayanmaz; kenarda biriktirilen 3-5 kuruş da gitti. Zam sağanağı durmak bilmiyor. Millet hızla açlığa doğru itiliyor. Hükümete sorarsanız, biraz daha dayanın yakında düzlüğe çıkacağız diyor! Kendi kanaatiyle değil de IMF'nin ağzıyla konuşuyor. Daha doğrusu, IMF'nin sözcülüğünü yapıyor. Ancak, dünün komünist ülkelerinde görülen katı bir devletçilikle ve IMF'nin dışında (!) kimseye güven vermeyen tavırlarıyla hükümet, ekonominin bütün can damarlarını kesmiştir. Piyasaları öldürmüştür. Türkiye'nin dev firmaları elleri kolları bağlı, boş oturmakta ve ha bire işçi çıkarmakla meşguller. Niçin iş yapılamıyor, sualinin cevabı basittir. Dövizle girdi temin eden üretici ve ürün satın alan ithalatçı şaşkın halde. İster istemez dövizin dinmesini bekliyor. Bu yönetim anlayışıyla daha çok bekler tabii! Nerede duracağı belli olmayan bir para hareketiyle ticaret mi yapılır? TOBB da diyor ki, yastık altında 150 milyar dolar yatıyor; bunu çıkarabilirsek IMF'ye de ihtiyacımız olmaz! İyi de; Sabancı'nın yani, parasını çıkarıp işletenin hali ortada! Göz göre göre millet kendisini ateşe mi atsın?! Sermayeyi ürkütüp kaçırtan, her Allah'ın günü zam yapan ve akıl almaz vergilerle milleti perişan eden bu yönetimin, bize güvenin demesi neyi ifade eder? Etmiyor ki, piyasalarda yaprak kımıldamıyor ve millet, 32 dişini sıkmış, derin bir sükut içinde olan biteni seyrediyor!.. Olan, tabii ki bu ülkeye ve bu millete oluyor. Bunca zaman, işgücü ve para kaybının telafisi mümkün mü? Hele böyle bir devirde! Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sert bildirisinde yer aldığı şekliyle; 'ekonomide iflas etmiş, ahlaki yönden erozyona uğramış, yolsuzlukların ayyuka çıktığı ve bütün bunların sorumlularından hesap sorulmadığı' bir ortamda; milleti cambaza baktırırcasına, Milli Güvenliği tartışmaya açacaksın ve; neredeyse bir ömür boyu cambaza baktırdığın milletten 'güven' bekleyeceksin! Bu yoğurdun bolluğu nerede, demezler mi insana?! Mevcut siyasilerden ümidini kesen millet, yeni siyasi oluşumları kolluyor! Eylül Ayı'nda, siyaset sahnesi iyice ısınacağa benziyor. İlhan Kesici ve Erdal İnönü yoğun temaslar içinde! Öyle anlaşılıyor ki, ilk seçimle beraber Parlamento, tamamen dışarıdan ve yeni yüzlerle yenilenecek, içeridekiler ise, siyasetin yalnızca hayaliyle yaşayabilecek! Yaşayan ölü haline getirilen millet, başkaca nasıl bedel ödetebilir ki?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.