Yazık ki ne yazık!!!

A -
A +

Sevgili Peygamberimiz, "Mü'minin niyeti, amelinden üstündür" buyurmuştur. Hüsnü zan da iyi niyettir ve mü'minler olarak buna mecburuz...

Geçen haftaki bir yazımda, tamamen yanlış anlamadan dolayı; mensubu bulunmadığım 'sosyal medya'da topa tutuldum. Uyarıldıktan sonra baktım; baktıkça hayretlere düşüp dehşete kapıldım. Sözde ben, bir cemaat liderine (Said-i Nursi) ve millî şaire (M. Akif) beyinsiz demişim. Şu, pervasızca yakıştırılan bühtana bakar mısınız?!

Halbuki ben ne demişim: Dış ve iç düşmanlar, imparatorluğun merkezinde öylesine bir kaotik ortam oluşturdular ki; Sultan Abdülhamid'e karşı ayaklanan (31 Mart Faciası) beyinsizler güruhunun, bu, koro halindeki bağırış ve çığırışlarına, o günün iki önemli şahsiyeti olan bu kişiler bile (!!!) iştirak etmişlerdir. Zaten bu hali, (yani bu tarihî hakikati) kendileri de, bilahare söylüyorlar.

Ve yine orada diyorum ki; (bile ifadesini kullanırken anlatılmak istenen) dün ve bugün milyonların gönüllerinde taht kuran her birisi kendi davalarının 'ulu önderi' olan, bu mühim şahsiyetler bile (!!!), o günün karmaşası ve fırtınalı havasında gerçeği göremiyor ve o beyinsizlerin paralelinde Sultan'a hücum ediyor.

Nitekim; Said-i Nursi bu halinden pişmanlık duyduğunu dile getiriyor ve o halini 'eski Said!' olarak ifade ediyor.

İmdi ve şimdi; bu yazıda, bu iki mühim şahsiyeti, beyinsizler güruhunda göstermeyi ben mi yapmış oluyorum, yoksa; yazıyı en ters ve olmayacak tarafından anlayanlar mı; böylesine yanlış ve tutarsız bir iftirayı atmış oluyorlar?

Sevgili okuyucularımın iz'anına ve idrakine sunuyorum!

Ayrıca; bir insan yanlış yazabilir; görüldüğü üzere, yanlış da anlaşılabilir. Yazı-okuma hayatında, her zaman olabilecek şeyler, bunlar. Yazar, yazarken ve konuşurken, maksadını aşan ifade kullanmış olabilir. Bütün bunlar, insan hayatında olağan şeylerdir; düzeltilir ve özür dilenir.

Latin harfleri ile olan yazıda, noktalama işaretleri bile, manayı tam tersi olarak ifade edebiliyor. Burada ve hemen her yerde asıl olan iyi niyettir. Zira sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam), mü'minin niyeti, amelinden üstündür buyurmuştur. Hüsnü zan da iyi niyettir ve mü'minler olarak buna mecburuz.

Ama; sormadan, etmeden; hepsinden önemlisi dinlemeden, bu yargısız infazlar ve linç girişimleri neyin nesidir? Bunu, hangi Müslümanlığa veya hangi insanlığa sığdırabileceğiz?

Yazık ki, ne yazık!!!

Üstelik bu tavrı; kırk yıldır tanıdığınız ve içinizden birine karşı takınıyorsunuz!

Demek ki, bu başımıza gelenlerin hiçbirisi boşuna değilmiş; herkes muhasebesini, kendi niyet ve amelleri doğrultusunda yapsın!

Hani, dinimizin gereği: 'bir söz (veya bir cümle) yüz manaya gelse; bunlardan doksan dokuzu olumsuz manaya ve hatta o sözü edenin küfrüne delalet etse; biri ise olumluya yani imanına işaret etse, o sözü edenin veya cümleyi yazanın olumlu tarafını görmek ve imanına hükmetmek durumundaydık?!

Bu halden ne denli uzakta olduğumuzu, 'müfteri' halimiz, kulakları sağır edercesine haykırmıyor mu?

Mahkeme-i kübrada buluşmak ve hesaplaşmak üzere!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.