Bizim Anayasa'mızın dünyada örneği yok! Genel hatları ile incelendiğinde, bir tepki anayasası olduğu hemen göze çarpıyor. Neye tepki; biliyor musunuz? Ülkemizin seçilmişlerine... Onlardan oluşan TBMM'ye ve hükümete Demokrasi ile taban tabana zıt bir anlayış, bizim hem 1961 ve hem de 1982 Anayasa'larımızın temelini oluşturmuş. Bunun neden böyle yapıldığı cümle alemin malumudur. Maksat, yasama (TBMM) ve yürütme (hükümet) erklerinin yetkilerini budayıp, bunları başka kurum ve kuruluşlara vermektir. Bu cümleden olarak; Başbakan'a veya Bakanlar Kurulu'na verilmesi gereken birçok yetki Cumhurbaşkanı'na verilmiştir. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, parlamenter sistemle idare edilip de cumhurbaşkanına böylesine yetkilerin verildiği bir durum asla söz konusu değildir. Söz konusu olduğunda, orası ya başkanlık veya yarı başkanlık sistemi ile idare edilmektedir. Dolayısıyla; bizim bu her iki (1961-1982) anayasalarımızın kurgusu adeta ters bir ehramı (pramiti) andırmaktadır. Bunu yerli yerine oturtacak ve tepki yerine demokratik sözcüğünün işlerlik kazandığı bir anayasaya su kadar, hava kadar muhtacız. Başka türlü demokrasimiz bir arpa boyu yol alamaz. Daha doğrusu bu anayasa ile demokrasi olmaz! Ayrıca, bizim anayasamız bir yamalı bohça görünümündedir. Ne bulunmuşsa içine tıkıştırılmış. Kanunlarda veya yönetmeliklerde yer alması gereken birçok husus anayasaya konulmuş. Anayasanın diline gelince; güzel Türkçemizi bilen birisi için bu anayasa metni Türkçe adına tek kelime ile rezalettir! Merhum Üstadın; "Türkçe konuşulan bir yer gösterin; gidip orada öleyim!" dedirten cinsindendir. Milletvekili andı 23. Dönem milletvekilleri olarak, anayasa gereği TBMM'de and içtik. And içme töreni naklen tv'ler tarafından yayınlandı. Milletvekillerine şu Türkçesi gayet bozuk, okunması güç metin okutuldu. Bir kısım arkadaşımız ancak üç kez deneyerek okumayı güçlükle yerine getirebildi. Ayrıca bu and içme töreni fiilen on buçuk saat sürdü. 550 milletvekili en az bir o kadar da Meclis çalışanı onca saat bu tören için uğraştırıldı. Bu milletin zamanına yazık değil mi? Zamanın bizdeki kadar ucuz olduğu ve hoyratça harcandığı başkaca bir yer var mıdır acaba?! And içme metni kısa, öz, anlaşılır bir şekilde kağıda yazılıp, milletvekilleri TBMM'ye girişte bunu imzalarlar; olur biter. İlla tören yapılması isteniyorsa da; askerdeki gibi, salonda toplanılır, hep birlikte ayağa kalkılır birisi, metni tane tane okur, milletvekilleri topluca ve yüksek sesle tekrar ederler. Böylece bu işlem beş dakikada bitirilir. Kalan on saat 25 dakikalık zamanda da; onlarca kişi, kendisinin veya milletin işleriyle uğraşır. Milletvekillerine okutulan and metnini ibret nazarlarınıza sunuyorum. Anayasa- Madde 81- TBMM üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler: "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma, büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim."