Dikkat ederseniz, vatandaşın, hükümete olan güvensizliği bir türlü giderilemiyor. Hükümet verdiği onca sözlerin hiçbirisinde durmadı ve bu millete, dört ay arayla üst üste iki kriz yaşattı. Kasım 2000'den bugüne geçen bunca zamana rağmen, hükümet, millete ve reel sektöre dönük hiçbir şey yapmadı. Sayın Başbakan, içler acısı bu tabloyu, daha yeni telaffuz etmeye başladı! İlk önce alınması gerekli tedbirler, en sona bırakıldı! Dışarıdan alınan kredilerin sarf yerleri belli. Adamlar, o şartla verdiler zaten! Yani, dışarıdan gelecek paralardan millete bir fayda yok! Aslına bakarsanız, milletin böyle bir şey beklediği de yok! Milletin istediği, güven veren bir hükümetin iş başında olması ve tabir caizse gölge etmemesidir! Milletin önünü tıkamamasıdır. İstikrarlı ve güven veren bir hükümetin varlığında millet, kendi canını kayırmasını bilecektir. Yeter ki; her kafadan bir sesin çıktığı güvensiz hükümetler, milletin pişmiş aşına su katmasın! İki senesini dolduran koalisyon hükümeti, tamamen Kemal Derviş'e endekslenmiş durumda. Yalnızca bu hal bile, kendi beceriksizliklerinin habercisi olmaya kafidir. Bakınız; bütün batan bankalar (kamu ve özel) bu hükümet döneminde çıkartılan Bankalar Kanunu'ndan sonra battı! Kendi yaptıkları kanunu, yeniden düzenleyerek bir kanun daha çıkardılar! İyi de, yaptıkları yanlışların bedelini neden millete ödetiyorlar? Hükümetin reel sektör için alınması gerekli tedbirlerde ağır davranması ve hatta vurdumduymazlığı yeni bir krizin habercisidir. Başarısızlıkları ayyuka çıkan hükümetin, görevde ısrarını anlamak mümkün değildir. Kabinedeki çatlak seslerin, piyasaları nasıl olumsuz etkilediğini görmüyorlar mı? Susmasını dahi beceremeyen bir hükümetle karşı karşıyayız! Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı, Tütün Kanunu'na muhalefetle istifa etti. Kendi içinde tutarsız bir hükümet mi Türkiye'yi krizden çıkaracak? Bakanının hükümetine olmayan güvenini, milletten nasıl beklersiniz? Gelinen bu noktada, hükümetin millete karşı yapabileceği tek bir hayırlı iş kalmıştır; o da, en kısa zamanda seçime gitmektir. Bu hükümetin güven telkin edemeyeceği, milletin de bu hükümete güvenmeyeceği aşikardır. Böyle bir durumda, hükümette ısrarın manası yoktur. Yeni bir krize sebep olmak ise, milletle beraber, hükümetin de intiharıdır! Korkarız o zaman, bir Derviş değil; ABD de sizi kurtaramayacaktır! Bakanın istifası, IMF'ye verilen niyet mektubunun muhtevasından haberdar olmadığını gösteriyor. Bu durum, yarın yeni istifaları da beraberinde getirecektir. Ayrıca, bu niyet mektubu, iktidar partilerinden olup hükümeti kerhen destekleyen yığınla milletvekiline istifa için, aranılan fırsatı da vermiş olacaktır. İstifa eden bakan gibi, o milletvekilleri de çok iyi biliyorlar ki, yarın, tütün ekicisinin kapısına gidecek ve onlardan oy isteyecek IMF heyeti değil, bizzat kendileridir.