Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ABD temasları beklenilenden çok daha güzel geçti. Böylece; Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni ve olumlu bir safhaya gelinmiş oldu! İlişkilerdeki olumsuzluk ve kötüye gidiş, her iki ülkenin de zararına idi. Neyse ki, akl-ı selim galip geldi ve her iki ülkenin akil adamları bir araya gelerek; bu kötü gidişe dur dedi. Hatırlarsanız; Süleymaniye'deki talihsiz olaydan sonra, bir kısım aydınlarımız -ki, maalesef bunların arasında, Türkiye'nin ABD Büyükelçiliği'ni yapmış olan eski diplomatlar da vardı- Gül'ün bu ziyareti yapmamasını salık vermişlerdi. Halbuki; iç veya dış politikanın her hal ve şartında 'diyalog' kaçınılmazdır. Problemler ne denli büyük, karmaşık ve zor olursa olsun; hatta böylesi durumlar, tarafları bir savaş ortamına sürüklemiş olsa bile; netice itibariyle çözüm yeri yine masadır. Yani, bir araya gelip konuşmaktır. Küsmekle ve görüşmemekle neyi halledebiliriz ki?! Türkiye, seneler senesi; başta komşuları ile olmak üzere, bölge ülkeleriyle de hep bu anlaşılmaz politikayı yani, münasebetleri kesmeyi ve görüşmemeyi yeğledi de ne oldu? Bu yüzden Türkiye'yi tehdit eden maddi ve manevi kayıplarımız orta yerde iken; hâlâ aynı politikalarda ısrar etmek aklın icabı olmasa gerektir! Bütün bunlarla birlikte; söz konusu olan ülke, öyle sıradan olmayıp; dünyanın tek süper gücü ve bizim dost ve müttefikimiz olan bir ülke! Üstelik; geçici de olsa (!), yeni sınır komşumuz! Ayrıca; bu sınırda bizim ülkemizin, hayati önemi haiz güvenlik konuları mevzubahis! Çeyrek asırdır çekmekte olduğumuz ve ülkemizin maddi ve manevi kaynaklarını seferber edip akıttığımız malum terör ve bunun baş belası örgütü konusunda elimize geçen bu tarihi fırsatı nasıl kaçırabiliriz?! Ne şekil ve ne sebeple olursa olsun; kaderin güzel tecellisine bakın ki, Türkiye ile ABD'nin yolları 'terör' konusu ile kesişiyor! Aynı konudan iki taraf da bizar. ABD, PKK-KADEK terör örgütünü ve mensuplarını Kuzey Irak'ta istemiyor. Türk askeri, aynı gerekçe ile Kuzey Irak'ta değil mi? Oranın teröristlerden temizlenmesi en ziyade Türkiye'nin menfaatine değil midir? O halde; ABD'nin uzattığı bu ele mukabelede bulunulmaz mı? Daha ne bekliyoruz? Ta işin başından beri; Türkiye'de anlatamadığımız ve anlaşılamadığımız husus budur. Türk askeri, evvel emirde kendi ülkesinin güvenliğini temin maksadıyla Irak'a gidecektir; gitmelidir. Zaten; ta Saddam'ın gününden beri, aynı gerekçe ile Türk askeri orada değil midir? O halde; hâlâ neyin münakaşasını yapıyoruz? Türkiye'nin ve Türk-Amerikan münasebetlerinin yeni bir 'Tezkere' krizine tahammülü yoktur! Söz konusu olan bizim ülkemizin güvenliği ve terör belasıdır. Bundan önceki 'Tezkere' krizinde olduğu gibi; devlette sorumluluk alan kişiler ayrı tellerden çalmamalı; Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Hükümet ve Asker birlik ve bütünlük içinde hareket etmelidir!