Kötü bir seneyi daha geride bıraktık. Kulakları çınlasın; Özal sonrası dönemde ülkemizi idare edenler, bu ülkeyi nasıl kötü yönetebilirizin emsalsiz örneklerini verdiler! Kahır ve ıstırapla yoğrulan millet, yöneticilerinin aksine, akl-ı selimini kullanarak; kendisine yakışmayan tüm yöneticilerini devre dışı bırakarak yeni bir arayışa girdi. Kasım 2002 seçimleri ile oluşturduğu Parlamentoda sadece iki partiye imkan tanıdı. Krizlerle boğuşmakta olan millet, engin sağduyusu ile siyasi istikrarı sağladı ve Türkiye'nin kararan ufkunu aydınlattı. Artık; aydınlanan bu yoldan yürümek ve milletin önündeki engelleri kaldırıp Türkiye'yi ve Türk insanını ayağa kaldırmak; iktidarı ve muhalefeti ile yeni Parlamentoya, özellikle AK Parti Hükümetine düşüyor. Artık, kimse; önceki dönemlerde olduğu gibi; millet bize bu kadar güç verdi, bu kadar yapabiliyoruz diyemez! Millet, gerekli gücü; hem de fazlasıyla vermiştir. Yeni iktidarın hiçbir bahaneye sığınmaya ve mazeret ileri sürmeye hakkı yoktur! AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, belli ki, merhum Özal'ı örnek aldı. Milleti aldatmadan; gerçekler ne kadar acı olursa olsun, açık seçik olarak gözler önüne seriyor ve bu cümleden olarak; üç sene daha sıkıntı çekileceğini söylüyor. Bilindiği üzere; Hükümet Programı, AK Parti'nin açıklamış olduğu 'Acil Eylem Planı' üzerine inşa edildi. Buna göre; milletin önüne, üç aylık, altı aylık ve bir senelik bir program kondu. Her süre sonunda da, açıklananla yapılanların mukayesesinin yapılacağı vurgulandı. Tayyip Erdoğan ve Hükümet, bunun tersini söyleseydi; şüphe etmemiz gerekirdi! Çünkü; hiçbir iktidarın elinde sihirli değnek yoktur. Ayrıca Türkiye'nin içine itildiği yürekler acısı hal de ortadadır. Bu halin, öyle akşamdan sabaha kadar düzelebileceğini de kimse beklememelidir. Milletin beklediği; üç yıllık sıkıntı da olsa, bu durumun, gelecek zaman zarfında giderek azalmasıdır. Yani, perşembenin gelişinin çarşambadan belli olması lazımdır! Türkiye gerçekten zor bir coğrafyadır. Bu zor coğrafyaya bir de, basiretsiz iktidarların kötü yönetimleri eklenince; farkında olmadığımız bir güzellikle karşılaştık! Monotonluğun yaşandığı Avrupa'nın aksine, çetin şartlarda ve istikrarsız ortamlarda yaşamayı öğrendik! Başta Türk müteşebbisi olmak üzere Türk insanının ayaklarında pranga vardı. Hayatını bu prangalarla idame etmesini öğrenen bu millet, serbest kalınca; önündeki engeller kaldırılınca neler yapmaz? Neler yapamaz?! İşte, AK Parti'nin tek başına iktidarı, milleti bütün prangalardan kurtaracağını vaat ederek işe başladı. Bu durum, taze ve yeni bir başlangıçtır; milletin beklediğidir. İnsaf ehli, bu hükümeti, en azından ilk altı ayından sonra tenkit etmeye başlamalı. Daha dün bir, bugün iki; hükümete çullanmanın, onu yerden yere vurmanın mantığı olabilir mi? Kapıda savaş var! Tabii ki güvenliğe daha fazla pay ayrılacak ve güvenlik dışındaki kesimler biraz törpülenecektir! Dua edelim; savaş olmasın! Olacaksa da bir an önce olup bitsin; işimize bakalım!