Kemal Kılıçdaroğlu 'yeni' CHP diyerek yola koyuldu. Daha doğru ifadesiyle; Deniz Baykal ve ekibinden iktidar ümidini ebediyen yitiren kesimler tarafından yola koyduruldu. Önce İstanbul'da mahalli seçimlerde denenen Kılıçdaroğlu'ndan çok ümitliydiler. CHP iktidarını arzulayan mahut çevreler koro halinde, Kılıçdaroğlu'nun yanında yer aldı. Mahut medyanın da müthiş desteğini alarak ve hepsinden önemlisi iktidar vaadiyle seçimlere gidildi. En az yüzde 30-40 arasında bir oy alınacağı ve tek başına olunmasa bile MHP ile bir koalisyona gidileceği söylenip yazılıp çizildi. Gidilen hemen her şehir ve kasaba mitinglerinde coşkulu kalabalıklarla karşılaşılıyor; bu durum Kılıçdaroğlu'nu daha da kamçılıyordu. Oysa, kalabalıkların çoğu bindirilmiş kıtalardı; yani çevre illerden taşıma ile sağlanıyordu. Özellikle Hakkari mitinginde ummadıkları bir kalabalığı karşılarına gördüklerinde, büsbütün heyecanlanıp ümitlendiler. Halbuki Hakkari'deki kalabalık silme BDP'li idi. Nitekim bu durum seçimlerde CHP'nin Hakkari oyları ile belli oldu. (Yalnızca 900 oy...) CHP yönetimi görülen bu sun'i kalabalıklara öylesine kandı ki, 12 Haziran akşamı seçim sonuçları açıklanmaya başlandığında, bir saat boyunca zafer çığlıkları atıldı. Neden sonra; seçim sonuçları geldikçe anlaşıldı ki, bu durum bir zafer değil, hezimetin ta kendisidir. Zira; karşılarında iki dönem tek başına iktidarda olan ve bu müddet zarfında dünyaca yaşanılan bir ekonomik kriz ve bunun ister istemez olumsuz yansımalarının yıprattığı AK Parti 'yüzde elli'ye yakın oy alıyordu. Buna mukabil; gökteki yıldızları bile vadetmiş ve her kesimin desteğini arkasına alan ana muhalefet CHP ise, ancak yüzde 26'larda kalabiliyordu. Bundan da anlaşılıyordu ki, CHP için iktidar ancak çıkmaz ayın son perşembesine kalıyordu! CHP neden iktidar olamıyor? Daha doğrusu niçin olamaz; bu konuyu yarınki makalemizde irdeliyelim...