Birçok şeyi çözüp açıklığa kavuşturan ve her şeyi çözmeye yeltenen insan, ne yazık ki, kendini hiç tanımıyor! Kendisine "meçhul" deyip geçiştirmeye ve kendinden kaçmaya çalışıyor! Böylece; gölgesinin kendini terk edip, rahat bırakacağını zannediyor!***
Her şey zıddı ile kaim. Ya insan? En üstün (eşref-i mahluk) ve en alçak (esfel-i safilin) de insan! Alçaklığını, bir Arap ozanı şöyle terennüm eder: "Düne kadar, şeytanın emrinde, onun askerlerinden birisiydim. Şeytanlıkta o kadar terakki ettim ve o derece ileri gittim ki, artık, şeytan benim askerim oldu!"
***
Bir kısım gazete ve televizyonlar, kendilerinden menkul anketlerinde; mutlaka kazandırmak için ahdettikleri Sarıgül'ü, Topbaş'la; önce başa baş ve daha sonra da, burun farkıyla önde gösteriyorlar! Bu demektir ki, seçimlere kadar açık ara, hep önde gösterilecek!
Denenmişi bir daha deniyorlar. Türkiye'ye yabancı sermaye gelmez diyen TÜSİAD'ın gedikli ağa-babalarından birisi de, yine aynı medyanın pohpohlamaları ile seçimlere girmiş ve ancak binde dört oy alabilmişti!.. Bizden hatırlatması...
Zira, siyasette meşhur hikâyedir ve erbabınca hep anlatılır: "... Kavak ağacının dibinde bir sarmaşık fidesi belirir. Bolca yağmuru ve güneşi görüp, süratle yükselir. Üç-beş ay sonra, kavağı hem sarıp sarmalamış ve hem de zirvesine erişmiştir. Tepeden bakarak, alaycı bir tavırla kavağa sorar:
-Sen kaç yaşındasın; bu yüksekliğe kaç senede eriştin?
-Yirmi beş!
-Bak, ben birkaç ayda seni geçtim; sana ne oldu ki, böyle kaldın?!
-Ah; ah! Sarmaşık kardeş! Sen hiç kırağı yedin mi; ye de ondan sonra konuşalım!.."
Sahibinin sesi bu anket yapıcılar ile, kırağı yedikten (seçimden) sonra konuşalım diyeceğim ama; sarmaşık gibi sırra kadem basmazlarsa!
***
Milletin hayreti; düne kadar kol kola yürüyenlerin, bugün, nasıl ayrı düştükleri ve birbirlerine karşı nasıl böyle konuştukları keyfiyetidir. Bu hayrete hayret edilmez mi?! Zira ne demiş şair (Yenişehirli Avni): "Hüda asar-ı izmihlal göstermesin bir yerde; Şive-i yağmada ehibba mebhut eder a'dayı!"
***
En büyük hırsızlık... Başbakan, çok yerinde bir tespitte bulundu ve en büyük hırsızlığın "milli irade hırsızlığı" olduğunu söyledi! Dün, Menderes'i ve Özal'ı yediler (çaldılar!); bugün de Tayyip Erdoğan'ı yemek (çalmak!) istiyorlar! Yağma yok!
Her ne kadar; dün olduğu gibi bugün de, "KAOS İTTİFAKI"nın sandığa ve millete saygısı yoksa da; millet, sandığa sahip çıkarak, hırsızlara "suçüstü!" yapacaktır!