Yüze yüze kuyruğuna geldik!

A -
A +

Türkiye olarak "Ulusal Program"ı 2001 (19 Mart)'de ilan ettik. O gün bugündür, bu program doğrultusunda hummalı bir çalışmanın içindeyiz. Burada gösterdiği üstün performanstan ötürü, şimdiki ve bundan evvelki Meclisleri kutlamak gerekir. Konuya girmeden önce bir hususun altını çizelim: Biz, bu "Ulusal Program"ı kendi kafamızdan hazırlamadık. AB müktesebatı ne ise; yani Kopenhag Siyasi Kriteleri neyi gerektiriyorsa onları tespit edip programa aldık. Yani, AB sürecinde takip edilmesi gereken yol bellidir. Bu yol haritasını da kendimiz hazırladık. Bundan sonra geriye, işin kuvveden fiile çıkarılması kalıyor. İyi de; önümüzdeki yol haritasına bakıp gerekli kanunları çıkarmayı veya kanunlarımızda gerekli iyileştirmeleri yapmayı neden Avrupa'dan bekliyoruz? Avrupalının bunları, ikide bir bize hatırlatmasına ne gerek var? Avrupalılar teker teker veya gruplar halinde Ankara'ya geliyorlar. Geliş sebepleri hep aynı: Yapılanları gözden geçiriyorlar; eksikliklerin giderilmesi için; ikaz hatta ihtar ediyorlar! Doğrusu bu hal, kanımıza dokunuyor. Milletin âli menfaatleri için... Elli defa yazdık; yüz elli sefer daha yazmaktan bıkmadan belirtelim ki; bu kanunları veya kanunlardaki değişiklikleri ne için yapıyoruz? Avrupalı istedi diye mi; yoksa bu mevzuata bizim milletimiz muhtaç; ondan dolayı mı? Elbette bütün bunları milletimiz, milletimizin âli menfaatleri için yapıyoruz. Hemen herkes ve her siyasetçi de aynı şeyleri söylemiyor mu? O halde; yol yordam belli olduğuna göre; neden ikide bir bu adamları karşımıza alıyor ve nasihat dinliyoruz? Kopenhag Siyasi Kriterleri için, yüze yüze işin kuyruğuna geldik. Geriye; DGM'lerin ihtisas mahkemelerine dönüştürülmesi ile YÖK ve RTÜK'te askerî üye bulundurulmaması gibi konular kaldı ki, bunların da bir an evvel yapılıp esas konuya yani; Anayasa değişikliğine süratle el atmak gerekmektedir. Bilindiği gibi; paketler halinde uyum yasaları çıkarıldı bunların birçoğunun Anayasa ile uyumu hâlâ, temin edilebilmiş değildir. Ayrıca; mevcut 1982 Anayasası'nın da AB müktesebatına uydurulması gerekmektedir. Adalet Bakanı Sn. Cemil Çiçek'in açıkladığına göre; 20-25 maddenin değiştirilmesi lazımdır. Hiç olmazsa bunları, kendiliğimizden yapalım. Aksi halde; bilinmelidir ki, bu hususlarda da, Avrupalılar dayatacaklar! "Ulusal Program"la taahhütte bulunduğumuz bütün bu hususlarda ayrıca uyarılmaya gerek var mı? Aydınlarımız çifte standartlı Maalesef bizim aydınımız çifte standartlı.. Yürürlükte bulunan 1982 Anayasası'nın hangi şartlarda, nasıl ve kimler tarafından hazırlandığı bellidir. Her şeyden önce; olağanüstü şartların ürünü olduğunu hepimiz bilmekteyiz. O günden beri hemen tüm aydınlarımız, mevcut Anayasa'nın antidemokratik hükümler ihtiva ettiğini, bunların bir an evvel giderilmesi lazım geldiğini söyleyip durdular. Aynı aydınlardan bir kesimi bugün, mevcut Anayasa'nın üzerine titrer oldu! AK Parti iktidarının Başkanlık Sisteminin yolunu açacağından endişe ediyorlar! Daha ortada fol yok yumurta yokken, vehimler üzerine kurdukları düşünceleri ile karalama kampanyasına giriştiler. Halbuki mevcut Anayasa, sorumsuz Cumhurbaşkanlığı makamına olmadık yetkiler vermektedir. Bu durumdan; şimdiki Cumhurbaşkanı da, daha Anayasa Mahkemesi Başkanı iken rahatsızlığını dile getiriyordu. Bir kere şu anki Anayasa, parlamenter sistemin ruhuna aykırılık arzediyor. Kendimizi kandırmaya ve bu denli aykırılıklarla yaşamaya daha ne kadar devam edeceğiz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.