'Kuvveti hukukun üstünde tutanlar, sonuçlarına katlanırlar!' Hak ve hukuku, kefeleri denk terazi sembolize eder ve bu ölçü aleti, adaleti simgeler. Bu durumun olmazsa olmaz şartları; teraziyi tutacak elin Hakk'a inanması, Hak adına adalet dağıtması ve mutlaka güçlü olmasıdır. Bu olmadığı takdirde; aynı terazi yine güç ve otoritenin elindedir ancak; gücünü Hakk'tan almadığı için, keyfince tartacaktır! Yani; büyük balık, küçük balığı yutacaktır ve bunun adı adalet olacaktır! 'Uluslar arası meşruiyet!' arayanlar, hayal dünyasında olup, abesle iştigal etmektedirler! BM'nin hali ortada! Bütün ülkelerin üye olduğu bu teşkilat; yalnızca 16 ülkeye Güvenlik Konseyi'nde oy hakkı; bunlardan da yalnızca 5 tanesine 'veto' hakkı (!) tanımıştır. Bunun manası şudur: Bütün dünya ülkeleri, Fransa ile ilgili bir konuyu görüşüp müzakere edecek, Güvenlik Konseyi; Fransa'nın aleyhinde bir karar alacak ve Fransa bu kararı 'veto' edecek. Bu karar, 'veto' yetkisi olan bir devlet tarafından kabul görmediği için; meşru, hukuki bulunmayacak! 'Uluslar arası meşruiyet!'in peşinde olanların; hak ve adalet adına aradıkları işte budur! 5 ülkenin haricindeki 187 ülke orada ne arıyor derseniz; 'meşruiyet'e uydurulan bu kılıf için yalnızca 'dolgu malzemesi' görevi görüyorlar! Bundan dolayıdır ki, arkasında ABD gibi dayısı olan İsrail; yaptığı ve yapmakta olduğu onca zulümlerine karşılık, aleyhinde çıkan hiçbir BM kararına uymamış ve bildiğini okumaya devam etmiştir. Irak'a askeri müdahale için 'uluslar arası meşruiyet!' arayan ABD; 'veto' hakkı bulunan Fransa'nın, böyle bir kararı onaylamayacağını açıklamasıyla; böyle bir 'meşruiyet!'i de aramaktan vazgeçmiştir! BM Güvenlik Kurulu üyesi ülkelerden hiçbirisi de; böyle bir teşebbüs uygun mudur, değil midir diye müracaatta bulunmamıştır! Birkaç ülke; sade suya tirit kabilinden, dışarıdan gazel okumuş, ABD'ye sureta karşı olduklarını açıklamakla yetinmişlerdir. Her ne kadar; 'gücü, hukukun üstünde tutanlar, bunun sonuçlarına katlanır' deseler de; zımnen ABD'ye destek olmuşlardır. 'Uluslar arası meşruiyet'i, yani; kaybedilmiş değirmenin gürültüsünü arayanlara sunulur! 2. Tezkere'nin behemahal gündeme geldiği bu ortamda; TBMM üyeleri, işte; kantarın topuzu kaçık böyle bir olayı oylayacaklar! Şairin dediği gibi; 'bu terazi bu sıkleti çekmez' ama; yapılacak iş; adaletle tartmaktan ziyade, bu yanlış tartıdan canımızı nasıl kurtarırız ve ne kurtarabiliriz hesabıdır! Unutulmasın ki; zor, oyunu bozar!