Zihniyet değişimi şart...

A -
A +

Her şeyden önce zihniyet inkılabına muhtacız. Merhum Özal'ın 1983 seçimlerinden önce sözünü edip; seçimlerden sonra derhal başladığı özelleştirme; aradan geçen bunca seneye rağmen bir türlü gerçekleştirilemedi. 83 seçimleri öncesiydi; seçime katılacak siyasi parti liderleri, o vakitler tek olan devlet televizyonunun ekranında, bir masa etrafında toplanmış tartışıyorlardı. Turgut Özal sözü köprünün satışına getirince, Halkçı Parti lideri Necdet Calp birden; "sattırmam!" diye masayı yumruklamıştı. Özal iktidara gelir gelmez özelleştirme hareketini başlattı, ancak başta bürokrasi olmak üzere hemen her kurum-kuruluş, karşı tavır aldı. Bizim özelleştirmeye başladımız tarihten sekiz sene sonra komünist Rusya yıkıldı. Rusya'nın kendisi dahil, hinterlandında bulunan bütün Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya'dan bağımsızlığını elde eden onca ülke, çok kısa bir zaman diliminde özelleştirmeyi bitirerek piyasa ekonomisine geçmeyi başardılar. Dikkat ediniz; onlar komünist ekonomik sistemden liberal ekonomiye geçebiliyor biz ise hâlâ yerimizde sayıyoruz! Yalnızca TELEKOM'da vaktiyle gerçekleştiremediğimiz özelleştirmenin bize faturası otuz beş milyar dolardır. Şayet, o vakitler CHP milletvekili olan Mümtaz Soysal'ın girişimiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından bu özelleştirmenin önü tıkanmasaydı; bu parayla tüm dış borçlarımızı kapatabiliyorduk! Bu duruma düşmeyecektik! Dolayısıyla bugün içine düşürüldüğümüz; faizlerini ödemekte güçlük çektiğimiz dış borç sarmalına düşmemiş olacaktık. Ödemek zorunda olduğumuz borcumuzun sadece faizleriyle biz; 8-10 tane GAP gibi devasa projeyi hayata geçirebilirdik. Oysa, geçen onca sene içinde bile elimizdeki mevcut bir adet GAP projesini bile ikmal edemedik! İşin tuhafı; başımıza tüm bu gaileleri açanlar, daha bir fütursuzlukla eylemlerine devam edip, ülke ekonomisinin önünü tıkıyorlar. Ekonomimiz, vaktiyle komünist sistemi olsaydı, bundan kurtuluşumuz mümkün olabilecekti. Ama gelin görün ki; adına "karma ekonomik sistem!" denen bu ucubeyle bir arpa boyu yol alamıyoruz! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan feryat ediyor: "... Şimdi bu Erdemir'in özelleştirmesini istemeyen CHP, vaktiyle aynı Erdemir'in kurulmasına da karşı çıkmıştı!" Hantal devlet yapımız hemen her işe ve her yere el atmış durumda. Ekonomiyi idare edip yönlendirmeye kalkışan devlet, ne bu görevini ve ne de devletin yapması gereken asli görevleri; yeterince yerine getirebiliyor. Bütün tavşanların peşine aynı anda koşup, hiçbirisini yakalayamayan şaşkın avcı misali!.. Düne kadar, devletin bu denli yapısını siyaset kurumu da sonuna kadar istismar edebiliyordu. Bu yüzden bütün devlet kurum ve kuruluşları iktidarların arpalıkları haline getirilmişti. Şimdilerde bu durum önlendi ancak, bu kez; bu yerleri babalarının çiftliği gibi kullanmakta olan bürokrasi direniyor! Deniz sahillerimizi dolaşırsanız göreceğiniz manzara karşısında titrersiniz. Çünkü, her yerin, çeşitli bakanlıkların ve devlet kurum ve kuruluşlarının elinde olduğunu görürsünüz! Yalnızca bu yerlerin bir kısmı özel sektöre verilip turizme açılsa borçlardan kurtuluruz. Geleceğimizi kaybediyoruz! Başbakan; "... Bize göre, güçlü ve etkin devlet, özel sektörün de üretebileceği mal ve hizmetleri üreten, piyasa içinde ağırlık taşıyan bir devlet değildir. Bize göre, güçlü ve etkin devlet, adalet, iç güvenlik, milli savunma gibi asli fonksiyonlarını eksiksiz yerine getiren ve kamusal nitelikli sosyal hizmetleri yeterli seviyede ve kaliteli bir şekilde sunan devlettir..." diyerek gerçeğin ve olması gerekenin altını çiziyor ama... Sadece siyasi iktidarın istemiyle olmuyor. Zihniyet değişimi herkes için gerekli. Aksi halde iş, inada biniyor ve senelerimiz bu anlamsız kavgayla geçip gidiyor. Yalnız, geçmiş seneleri mi, geleceğimizi kaybediyoruz ama farkında değiliz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.