Zorbalar devri!

A -
A +

Artık; bundan böyle kimse dünyada huzur, emniyet ve rahatlık beklemesin! Bu hal, epeyce zamandır böyle olmasına rağmen; milenyumla beraber gemi azıya almıştır. Dolayısıyla; dünyada tek kabadayı kaldığını zanneden ABD'nin kurmaya çalıştığı Yeni Dünya Düzeni, gerçekte düzensizliğin ve kaosun yaldızlı ifadesinden başka bir şey değildir. Kısa veya uzun vadeli tecelli eden bütün sistemler, ya adil veya gayr-ı adildir. Yani sistemlerin yürüyebilmesi adaletle veya zulümle mümkündür. Birbirinin zıddı olan bu iki mefhumdan birinin olmadığı yerde diğeri otomatik hüküm icra eder! Bu ikisinin arasında herhangi bir sistemin varlığından ve bu varlığın sürdürülebilmesinden bahsedilemez. Neticede insana ve insan topluluklarına hitap ediyorsunuz. İnsanın ve insan topluluklarının zapt-u raptı, huzur ve sükunu söz konusudur. Zulümle de disiplin sağlanabilir ancak, burada huzur ve mutluluktan eser yoktur. Nitekim, zulüm; insan idaresinde hiçbir zaman payidar olmamıştır. Kısa soluklu olabilmiş; son soluğunu kanlı vererek terk-i diyar etmiştir. Bunun yerine, kendisi gibi ve hatta kendisinden bin beter başka bir "zaleme sistemi" gelebilir. Onun da akıbeti aynıdır. Ancak adil sistemlerdir ki, uzun soluklu olabilmiş; bu müddet zarfında da insanlara rahat soluk aldırabilmiştir. Son nefesini vermeye hızla koşmakta olan ihtiyar dünyamıza arız olan zorbalar takımı; her yanda koro halinde fink atıyordu. Öyle anlaşılıyor ki, orkestra şefi, iki çapraz çizgiyle bu fingirdeşmeye son veriyor! Artık; bundan böyle; her bir zorbanın, kendi ekseni etrafında bir daire çizip; orada zulmünü icra etmesine ve bu hakkı (!) bütün dünyanın gözü önünde kendinde görmesine imkan verilmeyecektir! Demek ki: 'Yeter senden çektiğim; ey tersi dönmüş ahmak!' demenin zamanı geldi! Hem öyle bir geldi ki; Saddam'ın demesi gibi; artık söz 'büyük şeytan'ındır! Saddam'ın kendisi de dahil küçük şeytanlara meydan verilmeyecek, onların çanlarına ot tıkanacaktır! Demek; kan ve gözyaşı üzerine bina edilen saraylarda 'nöbet borusunu', bundan böyle; 'baykuşlar çalacak!' Ağlayalım mı, gülelim mi?! Bunun için henüz çok erken. Zira, oyunun birinci perdesi kapanıyor; açılacak ikinci perde asıl, ağlanacak ve gülünecek zaman! Çünkü; orada oyunun baş aktörü en büyük şeytanlığı yapıyor ve Şeytan'ın mukadder akıbetine uğruyor! Yani; anlayacağımız; zalim, adeta adalet vasıtası gibi iş görüyor. Daha açık ifadesiyle; kendisine bu denli iş gördürülüyor. Aklınca; tepelemiş olduğu bütün küçük şeytanların yerine geçecekti. Bütün dünyayı tek başına, keyfince idare edecekti! İşte; tam burada film kopuyor. Gelecek yeni nesillere tek sahnelik bir oyun seyretmek kalıyor: Bu sahnede; milyonlarca senenin ihtiyarlattığı; pörsümüş, tırnakları ve dişleri dökülmüş büyük şeytan yıkılıp yok oluyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.