Zorla güzellik olmaz!

A -
A +

Hükümet, olmayacak duaya amin diyerek boşuna direniyor! Ahı gitmiş vahı kalmış bir hükümetle nereye kadar gidilebilir? Böyle bir hükümet, Türkiye'nin hangi problemi için çözüm üretebilir? En güçlü oldukları zamanda, ülkeye ve ülke insanına verdikleri zarar yetmiyormuş gibi; adeta son bir kazık daha nasıl atabilirizin hesapları ile direniyorlar! Bu haliyle koalisyon, acaba hükümet ettiğini falan mı zannediyor? Öyleyse ne diye vakit kaybedip duruyorlar? MHP lideri Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarından; Kemal Derviş'i hükümette görmek istemedikleri anlaşılıyor. Hem hükümetin içinde bakan olarak bulunacaksın ve hem de yeni oluşumla birlikte hareket edeceksin; bu hal gerçekten siyasi nezakete de ve ahlaka da sığmaz! Bu hususu Bahçeli dile getirdi ancak; Kemal Derviş, bunu bildiğinden gereğini yerine getirmiş ve istifasını vermişti. Dolayısıyla, bu durumu, Derviş'ten ziyade onun istifasını durduranlara; kerhen durdurup, durdurmayı sahiplenen Bülent Ecevit'e sormak lazım! Çünkü, hükümetin başı o, bu durumu içine sindirebilen de o! Öbürü ise, bakan olmasına rağmen, bir siyasi kimlik sahibi değil; adeta bir teknisyen gibi iş görüyor. Tabii; Kemal Derviş'i hükümetten dışlamanın ne manaya geleceğini; iki saatlik istifa aşamasında görmüş ve herhalde hesap etmişlerdir! Kemal Derviş gitsin demek kolay; onun gitmesi ise, söylenmesinden de kolay! Acaba, Kemal Derviş'ten sonrası düşünüldü mü? İşte; sonu düşünülmeden yapılan tasarruflar! Bu işin sonunun buraya varacağı düşünülseydi, Kemal Derviş'e bütünüyle bir ekonomi teslim edilir miydi? Hadi, düşünmeden ettiniz diyelim; şimdi bırak demenin, ekonomi üzerindeki faturasının ne olacağını biliyor musunuz? Yoksa; battı balık yan gider mi diyorsunuz? Koalisyon ortaklarının birbirlerini elense çekerek yıpratmaya ve bir diğerini istifaya mecbur etmeye çalışmaları ve bu bapta demeçle vakit geçirmeleri doğrusu hiç hoş olmuyor! Ecevit, zihnî ve bedenî melekelerini büyük ölçüde kaybetmiş haliyle bu erdemi göstererek istifa etmedi; bari koalisyonun diğer ortakları bu ipi çeksin ve başta koalisyon partileri olmak üzere milleti de bu ıstıraptan kurtarsın! Bu saatten sonra, kerhen bir arada durdukları su götürmez bir gerçek; zorla güzellik olmayacağına göre, hükümette durmanın ısrarı niye? Basın aracılığı ile birbirlerini yıpratmanın hiç birisine faydası yok. Erken seçim de gündemde olduğuna göre; sepeti koluna herkes yoluna demenin zamanı gelip geçti bile! Ha; bu saatten sonra ne olur? Süleyman Demirel'in bu durumlarda, her derde deva söylediği bir söz vardır: Meşruiyet içinde çare tükenmez! Anayasa belli, kanunlar belli; bir seçim hükümeti kurulur ve millete gidilir. Demokrasilerde milletten başka çare olmadığına göre, el birliğiyle, bir an evvel onun önünü açmak lazımdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.