Yıllarca televizyon haber merkezlerinde yayın yönetmenliği yapan dostum daha alo demeden aklındakileri bir çırpıda söyleyiverdi:
"1 Kasım seçimlerinin galibini açıklıyorum"
Kim diye sormama bile fırsat vermeden ekledi:
"Koalisyon. Bence Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu bir kez daha seçimde şansımızı deneyelim diye anlaştı. Koalisyon konusunda bir sorun yok aslında."
Aslında oldum olası bu tür "öngörü"leri komploculuk diye alaya alırdı. Şimdi ne olmuştu? Bana seçimlerde nasıl doğru tahminlerde bulunduğunu hatırlattı.
Ona "Peki, ya AK Parti 276'yı geçer de tek başına iktidar olursa?" diye sordum.
"Bir şey söyleyeyim mi? Davutoğlu bence 276'yı geçse bile CHP'ye koalisyon teklif edecek. Çünkü ülkede yeni bir Anayasa'ya, Türkiye'nin dünyadaki konumu açısından yeni bir pozisyona ihtiyaç var. Saray, Erdoğan filan deme şimdi bana. Siyaset ve iktidar adama neler yaptırır neler."
1 Kasım seçimleri için daha çok "teori" böyle havada uçuşacak.
Bana gelenlerden biri de bu. Paylaşayım dedim.
Aslına bakarsanız Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ekibine daha yakın duran Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu gibi gazetecilerin yazıp söylediklerinin satır araları bu kuramı güçlendirici nitelikler taşımıyor değil. Akif Beki'nin AK Parti-CHP koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasının ardından "Koalisyon görüşmelerinin ikinci turu seçimlerden sonra" diye yazdığını da bir not olarak düşelim.
Beni bu doktorlara emanet etmeyin!
Ey tabip odaları!
Çok haklı olarak hastanelerde dayak yiyen ve şiddet gören doktorlar için yürüyüş ve iş bırakma dahil her türlü eylemi yapıyorsun.
Sağlık Bakanı'nın yanlış anlaşılmaya müsait bir lafı üzerine en az on tane sert kınama bildirisi yayınlıyorsun.
Eksiği var fazlası yok söylediklerimin.
Ama yol kesen PKK'lıların katlettiği Dr. Abdullah Biroğul için PKK'nın adını bile anmadan "savaş karşıtı" bir bildiri yayınlayarak akıl almaz bir utanmazlığa imza atan da sensin.
Anlaşıldı. Sizler Edirne Toplum Sağlığı Merkezi'nde pratisyen hekim olan Dr. Selçuk K. gibileri temsil ediyorsunuz.
Selçuk K. adlı bu doktor, Dr. Abdullah Biroğul'un öldürüldüğü gün Twitter'dan "Kimse kusura bakmasın ama bir doktor olarak sevindim. Kitap okumuş ama cahil kalmış bir insandan kurtuldu dünya" diye yazmış. Kendince bir sebebi de var. Abdullah Biroğul'un politik görüşleri.
Ne diyeyim.
Mustafa Kemal'in hani "Beni Türk doktorlarına emanet ediniz" dediği rivayet edilir ya...
Buradan ilan ediyorum:
Beni bu doktorlara emanet etmeyin!
Siyasi görüşleri nedeniyle bırakın Hipokrat yeminini, insanlığı ayaklar altına alan hekimler ne ara bu hâle geldi ve zıvanadan çıktı o da ayrı bir araştırma konusu. Bunu da onların meslektaşı; namuslu psikiyatrlara havale ediyorum.
Sınırlardan önce insan hayatı!
Minik Aylan'ın hepimizi derinden sarsan cansız bedeni dünyayı harekete geçirecek mi bunu bilemiyoruz.
Dikkate değer bir çağrı Uluslararası Af Örgütü'nden geldi. Örgüt, haziran ayında yayınladığı bildiriyle ülkemizin Lübnan ile birlikte en ağır yükü omuzladığını hatırlatmış, destek istemişti. Örgüt, son bildirilerinde Avrupa Birliği ülkelerine ağır biçimde yüklendi ve sınırlardan önce insan hayatının geldiğini hatırlatarak "Artık Yeter" diye seslendi.
Bir söz de "Arap ülkelerine gitsin" diyen Batı çanak yalayıcılarına. Benden.
Dünyanın kendi barındığı kısmının dışındaki her yerine ordularını gönderip, tüm kaynaklarını iç edip bir de çeşitli grupları öne çıkararak insanları birbirine düşürürseniz ortaya çıkan fotoğrafın da sorumlusu olursunuz. 300 yıldan beri sömürdüğünüz bu ülkelerde çıkan kaos sonucu yaşanan trajediyi "sınır, vize" gibi uyduruk bahanelerle görmezden gelemezsiniz.
Ertuğrul Özkök'ün iki yeni kitabı
Biliyorsunuz solculuktan istifasını "Elveda Başkaldırı" diye kitaplaştırmış, ardından Hürriyet'e kapağı atmıştı. Son birkaç yıldır, özellikle son aylardaki yazılarını da iki yeni kitapta toplayacak sanıyorum:
1-Elveda İnsanlık
2-Alçaklığın el kitabı.
Hayırlı olsun.