AK PARTİ'DE GRİNİN KAÇ TONU VAR?

A -
A +

Soruyu "He yaw, 50 tonu var" diye cevaplayacak olanların ilgisini çeksin diye atmadım bu başlığı.

Son MKYK toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sözleri ciddi bir öz eleştiriye işaret etmekte:
"Geziden sonra gri alandan oy almamız imkânsız hale geldi. Biz de bunu görünce, kendimizde olan oyumuzu korumaya çalıştık. Kendi kitlemizi mobilize etmek için söylem geliştirdik."

Kimi üyelerin söyledikleri de çok farklı değil:
"Seçim kampanyasında dinî referansla siyaset yapılması, meydanlarda Allahü Ekber diye bağırılması seçmeni ürküttü. Gezi eylemlerinden sonra oluşan gri alandaki seçmen AK Parti'yi tercih etmedi ve Parti kendi gettosuna hapsoldu."

Anlaşılan o ki, Gezi'den sonra AK Parti'de "Grinin diğer tonlarını görmezden gelme" hatası seçimlerde de tekrarlanmış.

Doğrudan soralım:
"AK Parti içinde gri alanda kalan, kendini dinî referanslarla tanımlamayan, ama bu partiye oy verenlerin sayısı ne kadar?"

Hepsinden önemlisi gri alandaki seçmen kendini nasıl tanımlıyor? Kim onlar?

Henüz bu hususta somut veriler ve kapsamlı bir araştırma yok. Ama sonuçta AK Parti Genel Başkanı "Gri alanı ihmal ettik ve yok saydık" diyorsa, gri alanın seçim sonuçlarına etkileyecek kadar önemli bir çoğunluk olduğunu da kabul etmek gerekiyor.

Gözlemlerim ve özellikle Face Book üzerinden beni takip eden yüzlerce AK Partiliden edindiğim izlenim de bu yönde.

Partide etkili olarak da çalışan ve görüntüsüyle çekirdek mahalleden olmadığı anlaşılan bir hanımefendinin (iznini almadığım için ismini vermeyeceğim) gönderdiği mesajda "Yazınızdaki gibi AK Parti'nin aldığı yüzde 41'in kemik oy olduğunu sanmıyorum. Sahada şerhle ikna ettiğimiz insan sayısı, tereddütsüz destekleyenlerden fazla, bilesiniz. Yerel yolsuzluklar ve kibirli tavırlar en büyük şikâyet nedeni. Çekirdek söyleme, daha doğrusu millî görüşe dönmek değil istenen" diye yazmasını bir örnek olarak not düşeyim.

Anlaşılıyor ki grinin tonları arasında kendini dinî referanslarla tanımlamayan insanlar dışında, daha farklı konulardan şikâyetçi kesimler de var.

Sonuçta AK Parti herkesten önce bu gerçeği görmüş ve ilk elden dillendirmekten kaçınmıyor. AK Parti'yi diğer partilerden farklı kılan ve her defasında iktidara taşıyan özellik de zaten bu. Yani, kendisiyle yüzleşme ve hesaplaşma dinamiğine sahip olması. Muhalefette olmanın avantajına ve geçmiş yıllarla mukayese edildiğinde iyi bir program ortaya koymasına rağmen yüzde 1 oy kaybeden CHP'nin de aynı basireti göstermesi beklenir. Ama ne liderinde ne de parti teşkilatında bunun emaresi yok.

Sonuçta hiçbir parti "gri alandan azade" değil.

Şu anda AK Parti'den HDP'ye giden dindar Kürt oyları gibi.

Yine AK Parti'den "çözüm süreci"nin bedeli olarak MHP'ye giden yüzde 2 oy da öyle. Hiçbir şey yapmadan kazanılan oy, geldiği gibi gider.

Koalisyon görüşmelerinde ortaya konabilecek uzlaşmaz tavrın faturası işte bu gri alandan çıkar. Tüm partilere hem de.

MHP ve CHP bu süreci doğru okuyabilir mi bilinmez.

Demirtaş da Öcalan'ın hükümet, cemaat, koalisyon, ittifak gibi konulardaki görüşlerine bir göz atmalı. Mehmet Barlas yazdı önceki gün. "İmralı da İmralı" diye tutturacağına okusun. Zaten gitse Öcalan da aynı şeyi söyleyecek ona. Hiç olmazsa bu kez mahcup olup  "yine çark etti" manşetleriyle karşı karşıya kalmaz.

SANIRIM GİTTİ...

Bahçeli ilginç bir siyasi kişilik vesselam.
Hiç beklenmeyen anda, herkesin koruma halesiyle çevresini sardığı Meral Akşener'in üstünü çizebileceğini gösterdi.
Bu aslında "Kamuoyu baskısıyla bana aday dayatmayın" demenin Türkçesiydi.
"Meral Akşener sanırım gitti" lafı tarihe geçecek.
Diğer MHP'lilere de bir gözdağıydı bu.
Belki "Koalisyon müzakerelerinde ağzını açanı fena yaparım" demenin bir başka anlatımıydı.
Sanırım...

AHMET HAKAN NEDEN UĞRAŞIYOR?

Ethem Sancak'ı diline doladı son günlerde.
Görünürde uğraştığı Sancak'ın Erdoğan sevgisini dile getirirken Şems ile Mevlana örneği vermesi. Sarakaya alıyor kendince.
Her gün aynı konu.
Normalde bir kere yazar geçersin.
Ama sebep başka.
Aslında Aydın Doğan'ın derdi Ahmet Hakan'ı gerdi. Çünkü Sancak, Aydın Doğan hakkında çok ağır ifadeler kullanıp onun geçmişini de kurcaladı. Zaten bu geçmişle ilgili bir seri yazı da başladı gazetelerinden birinde. Gerçi pek bilinmeyen şeyler değil de unutturulmak isteniyor hâliyle.
Kısaca Ahmet Hakan, tetiği çekmekle meşgul.
Patron babasının sonbaharı iyi geçsin diye herhalde.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.