Perşembe günkü yazım üzerine Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici aradı.
Hatırlarsanız BBP'ye gönül verenlere seslenerek "Our Boys ittifakı" altına girmemek için bir kez daha düşünülmesi ve "Çatı Adayı diye takdim edilenin kimin adayı olduğu"nun sorgulanması gerektiğini belirterek şöyle demiştim:
"Ve bir kez daha sormalılar tıpkı MHP'liler gibi onlar da: Tarlamızı sürenlerin mi yoksa Muhsin Yazıcıoğlu'nun mu gösterdiği yolda gitmeliyiz?"
Destici biraz öfkeliydi. Gazetecilerin fikirlerini ve gözlemlerini dile getirmesine karşı tahammül eşiğinin de düşük olduğunu fark ettim. Yeniden Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun neden büyük bir lider olduğunu hatırladım.
Genel Başkan Destici, sözlerindeki yargılayıcı ifadeler bir kenara bırakılırsa mealen şöyle dedi:
"Biz Muhsin Başkan'ın yolundan zerrece sapmadık. Onun çizdiği rotada, millî, bağımsız ve derin odaklara uzak bir politika izliyoruz. Hiçbir karanlık çevrenin dayatmasına, oyununa da gelmeyiz. Çatı Aday konusunda ise karar vermiş ya da görüş açıklamış değiliz."
Güzel. Ben de zaten "görüş açıkladınız" dememiş, sadece virajdan önce son bir uyarıda bulunmuştum.
TARLA SÜRÜLDÜ MÜ, SÜRÜLMEDİ Mİ?
Ama Sayın Destici'nin bir iddiası daha var ki o da Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Bizim tarlayı sürmüşler, haberimiz olmadan" şeklinde bir sözünün kesinlikle olmadığı yönünde.
Destici bu konuda kızgın, biz gazetecileri suçlayarak "Araştırmadan yazıyorsunuz, ben bunu televizyonda açıkladım. Böyle bir söz kesinlikle söylenmedi" diyor. Gerçi, Destici'nin yaptığı bu TV konuşmasını bulamadım ama var olduğu kabul edilse bile neden bu konuda sadece kendisini referans almamız gerektiğini pek anlamadım.
Daha da mühimi şu. Lafı ortaya atan 25 Eylül 2011 tarihli yazısında Reha Muhtar... İşte Muhtar'ın yazısından o bölüm:
Gözümün önünden gitmiyor...
O sessiz haliyle üç kişi öğle yemeği yerken ettiği sözler:
"Bizim tarlayı sürmüşler... Çok sonra öğrendik..." demişti...
Ankara'dan partiden aramış "İstanbul'a geliyorum... Bir yemek yiyelim Ersan Otel'de..." demişti...
"Oralar bana uzak ve sapa geliyor... Gel ben seni Paper Moon'a davet edeyim..." demiştim...
Geldiğinde yanındaki parti görevlisine benim için; "O bilir buraları, onun tavsiye ettiği yemekten yiyelim..." yollu telkinde bulunmuştu... Gençlik yıllarımızda zıt fikirlerin temsilcileriydik...
Zıt fikirlerin temsilcisi olmaktan öteye, o gençlik teşkilatının tepesindeki isimdi...
Ben zıt görüşteydim ancak babamın isminin o dünyalarda güçlü bir kredisi vardı...
O dünyalarda "baba kontenjanından", beni en azından düşman görmezlerdi... Programlarda tarafsızlığımı bozmamıştım ona karşı...
Bana güveniyordu...
"Bizim tarlayı sürmüşler... Haberimiz olmadan..." demişti...
Destici'nin iddiasının muhatabı Reha Muhtar çok açık yazmış.
Cevabı da o vermeli.
O yemekte Muhsin Yazıcıoğlu bu lafı söyledi mi söylemedi mi?
Destici ona sormalı, bize değil.
LONDRA BAŞKONSOLOSU'NUN AÇIKLAMASI
Londra Başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar da sayfamızın konuğu bugün. Okuyanlar hatırlayacaklardır, 29 Mayıs 2014 günkü yazıda Şahin Vahap Fırat adlı Edinburgh'da yaşayan bir Türk vatandaşının başına gelenleri anlatırken, onun, Londra Başkonsolosunun kendisine yaptığı faaliyetlerle ilgili olarak bir davette azarladığını ve "Hükümetin dolduruşuna gelip saçmalıklar içine giriyorsunuz. Ucuz kahramanlık yapmayın" dediğini aktarmıştım.
Aslında Dışişleri Bakanlığı'nın kendisine de sorarak gönderdiği açıklamayı burada yayınlamıştık. Ama Yorulmazlar için bu yeterli olmamış ki özel olarak bana ayrıca bir e-posta/açıklama daha gönderdi. Şöyle diyor:
"Aktardığınız iddialar tamamen asılsızdır ve kusur örtme çabasının ürünüdür. Mevzubahis şahısla herhangi bir resepsiyonda bir araya gelmediğim gibi iddia ettiği sözleri de Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu olarak kullandığımın düşünülmesini zül saymaktayım."