Son derece sıradan bir laf gibi geldi hepimize.
Ekonomi Yönetimi.
Bu tanımın ne denli tuhaf ve sıradanlığı aşan bir alt mesaj içerdiğini Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tokat gibi çarpan uyarısıyla anlayıverdik.
NTV'deki programda İsmet Berkan "Seçimlerden sonra yeni ekonomi yönetimi daha doğrusu Ali Babacan'ın konumu ne olacak?" diye sordu.
Davutoğlu hemen "Bir ülkede bir yönetim olur, onu da Başbakan temsil eder. Ekonomi yönetimi diye ayrı bir yönetim yok, eğitim yönetimi diye ayrı bir yönetim yok" diye uyardı ve devam etti:
"Biz bir ekibiz. Son 12 yıl içinde yapılan her şey AK Parti'nin ortak aklının kararıdır. Ali Bey'in bakan olsun olmasın, mutlaka katkıda bulunacağı tek bir yönetim vardır. Neden dış politika yönetimi demiyorsunuz, siyaset yönetimi, eğitim yönetimi demiyorsunuz?"
Davutoğlu'nun son cümlesinin ardından Berkan "Orada siz varsınız zaten" deyiverdi.
Berkan'ın bilerek ya da bilmeyerek sarf ettiği bu sözler, ekonomideki vesayet rejiminin devam etmesini arzulayanların anahtar, kilit cümlesiydi. Alt okuması da şöyleydi:
"Siz siyaset, eğitim ve dışişleriyle uğraşın ama ekonomi yönetimini outsource etmek zorundasınız. Küresel finans olarak Türkiye'deki dostlarımızla oluşturduğumuz konsorsiyum bu ekonomiyi yönetir. İçinizde de (kabinenizde) bir temsilcimiz olur ve bizim adımıza bu işlerin nasıl yapılacağını size söyler. Ve siz de söylenenleri yapıp, bu şekilde hükümet edersiniz."
Hatırlarsanız evvelden seçim yapılıp hükümetler işbaşına geldiğinde Genelkurmay Başkanı ve tüm kuvvet komutanları Başbakanların önüne ilk iş olarak dosyaları tek tek atarlardı:
"Bu Kıbrıs dosyası, bu Güneydoğu ve terör sorununa bakış açısı, irtica ile mücadele eylem planı, Ermeni politikaları..."
Yanlış anlaşılmasın, komutanlar kendi fikirlerini söylemiyorlardı.
"Bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin görüşleridir. Dışına çıkanı da oyarız" mesajıydı bu.
Sıkıysa karşı çık.
"Devlet biziz" diyorlardı.
Benzer bir vesayeti de ekonomik alanda sürdürmek istedikleri için "Ekonomi yönetimi" herzelerini yumurtluyorlar.
Fitch boşuna raporunda "Seçim sonrası ekonomiyi büyütmeye kalkarsanız Türkiye için kaos olur" açıklaması yapmadı mı?
Hesap ortada.
Ali Babacan büyümenin önüne ket vuran faiz politikaları eleştirildiği zaman ne demişti:
"Yüzde 5 civarında ılımlı bir büyüme gerçekleştireceğiz. Hızlı büyüme riskleri barındırıyor."
Ne oldu büyüme? Sadece yüzde 2,9... Ali Babacan üstüne düşeni yaptı. Bugün ABD'de IMF yetkilileri ile yaptığı toplantıda bu başarısını tahmin ederim ki anlatıyordur.
Ne demişlerdi hatırlayın.
AK Parti'yi iktidardan düşürmenin tek yolu ekonomi ve büyümeyi düşürmektir.
Kim olduğunu biliyorsunuz artık hepsinin.
Bu yüzden iktidarda olduğu dönemde askerî vesayeti sonlandıran AK Parti'nin 7 Haziran'dan sonraki ilk kabinesi ekonomi vesayetini de sonlandıracak.
.....
(*) Dış kaynak kullanarak yapılan işi devretmek
TÜRKÇÜ VE KÜRTÇÜ PARTİNİN ÇERKES ADAYLARI...
Çerkesler gerek AK Parti, gerekse CHP'den, başta Kayseri, Samsun, Tokat, Düzce, Sakarya ve Bursa gibi illerde milletvekili adaylarının olacağını ümit ediyorlardı. Üstelik uzun yıllar sonra ilk kez siyasette aktif rol alabilmek için ellerini taşın altına koymuşlardı.
Ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Gerçi her iki partiden Çerkes adaylar vardı ama onlar Çerkes toplumunun tanımadığı ve "bizim için ne yaptı?" diye sorduğu isimlerdi.
Lâkin bazı illerde de şaşkınlık içindeler.
Örneğin Çerkeslerin yine yoğun olarak yaşadığı Sakarya'da iki Çerkes ilk sıradan aday gösterilmişti.
Ama biri Türkçü milliyetçi partiden.
Diğeri Kürtçü milliyetçi partiden.
MHP'den Zihni Açba.
HDP'den de Neslin Gümüş.
Giderek ilginç bir ülke oluyoruz.
SOLDAKİ ÇERKESLER BAĞIMSIZ ADAYLARA MI YÖNELİYOR?
Çerkesler demişken devam edelim biraz daha.
CHP'nin Çerkesler içindeki kalesi olan Kafkas Federasyonu (KAFFED), İstanbul'dan bağımsız bir adayı destekliyor. Federasyonun eski Başkanı, CHP'ye çok yakın bir isim olan Vacit Kadıoğlu büyük bir kampanya başlattı bağımsız aday Yalçın Karadaş için. Dolar, Euro ve TL üzerinden banka hesapları açtırıp, ilk 1000 lirayı kendi yatırdı.
Soldaki Çerkes seçmenler CHP'den yana ümitsizler. Bu ne derece sandığa yansır bilinmez.
Üstelik İstanbul'da başka bağımsız adaylar da var; 1. bölgede Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, 3. bölgede; Çoğulcu Demokrasi Partisi kurucusu Kenan Kaplan gibi.
Göreceğiz sonucu.