Önce bir hakikati ortaya koyalım.
Ne Mustafa Sarıgül, ne de Mansur Yavaş CHP'nin oylarını
artıramadılar. Sarıgül, CHP'nin Kılıçdaroğlu ile aldığı yüzde 37'lik
oyu, önüne altın tepsiyle sunulan tüm fırsatlara ilave olarak MHP, Saadet Partisi ve BBP oyları sayesinde ancak üç puan artırıp yüzde 40'a ulaştı. Ama bu arada 1,5 milyona yakın yeni seçmen de katıldı oylamaya. Unutmayalım.
Keza Mansur Yavaş da MHP'nin âdeta mum gibi eriyen yüzde 27'lik oyunun, yüzde 16'sını kendine çekti.
Dolayısıyla "başarı" gibi görünen sonucun arkasında ciddi bir "başarısızlık" mevcut.
Ancak gerçek şu ki hem Mansur Yavaş, hem de Mustafa Sarıgül devşirme oylarla elde edilen bu sonuçları kendibaşarıları gibi göstermeyi becerdiler.
Dolayısıyla hesabı yapanlar her ikisini de CHP'nin yönetiminde kurgulamaya başladı bile. Çünkü bu sayede CHP'nin yüzde 25'te tıkanmış olan oylarının sıçrama yapabileceğine inanıyorlar.
Öte yanda, önlerinde kendince oyun kurmaya çalışan Kılıçdaroğlu engeli var. Yoksa "atılanyumruk ona bir mesaj mı" diye soranlara hak vermemek elde değil.
Şimdi MHP cephesine ve bu partiyi bekleyen ciddi tehlikeye bakalım.
Sarıgül ve Yavaş başta, pek çok ildeki CHP adayına konjonktürel olarak yönlendirilen ödünç MHP oylarının geri dönebilmesinin garantisi var mı?
MHP oylarının hatırı sayılır bir kısmının birkaç seçimdir, biraz da ülkede yaşanan kutuplaşma nedeniyle yüzergezer
hale gelmesi AK Parti'yi sıkıştıracak olsa da MHP açısından ciddi bir
tehlike. Çünkü sonuçta, yerel seçim bileşenlerinin söz konusu olmadığı bir genel seçimde,MHP'ye giden oylar Anadolu'daki siyaset ikliminden daha fazla etkilenecek, dolayısıyla AK Parti'ye kayacaktır. CHP, kalanıyla ve kentteki oyların bir kısmıyla idare edecektir.
Gezi'yi
ve 17 Aralık'ı organize edip devreye sokanların istediği de bu. Onlar
MHP'nin kılçıklarına da razı ve şimdilik etrafındaki et kırıntılarıyla
idare etmeye hazırlar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise motoru yanmış teknesini acemice çektiği küreklerle kayalıklara doğru sürüklerken, bir yandan da yanan motora neden Tayyip Erdoğan'ın mazot koymadığını sorup, ağzına geleni söylüyor şu sıralarda.
Absürt bir çikolata reklamı var. Sloganı da şu:
"Açken sen, sen değilsin"
Bahçeli de son üç aydır Bahçeli değil sanki. Zuhur eden ve artık hezeyana dönüşen bu Erdoğan ve AK Parti nefretinin nasıl bir sebebi olduğunu insan düşünmeden edemiyor.
Siyasette ruhsal tutsaklıklar olabiliyor tabii. Geçmiş yıllarda MHP'ye çok şantaj yapıldı, kasetler ortalığa saçıldı. Kimbilir?
Öyle
görünüyor ki MHP önümüzdeki dönemde hayli yıpranacak. Peş peşe
istifalar gelebilir ve partiden AK Parti'ye ve CHP'ye iltihaklar
olabilir. Bahçeli bu genel seçimlere de partisinin başında girer ama
eğer yüzde 10 baraj devam ederse parlamento dışında kalabilir.
Soru şu:
Malum odakların MHP hedefi belli. Peki ya AK Parti'nin?
MANSUR YAVAŞ OTURUP KALKSIN, YSK'YA DUA ETSİN
CHP'nin
MHP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı, bir twitter
takipçisinin yazdığı gibi Melih Gökçek'le bilek güreşi yapsa da
kurtulsak. Yapılı vücuduyla Gökçek'i yener de rahat eder(iz) hep
birlikte.
Mansur Yavaş itiraz dilekçesinde 124 bin geçersiz
oyun geçerli sayılmasını istiyor. Çünkü 124 bin oyun geçersiz
sayılmasının sebebi, muhtar adayları için hazırlanan pusulaların
belediye başkan adayları ve meclis üyeleri için verilen zarflara
konulması.
Mansur
Yavaş'a tavsiyem, YSK itirazını reddettiği için oturup kalksın dua
etsin. Zira bu oyların büyük bir bölümünün; en az yüzde 70 oranında
AK Parti'ye verilen oylar olduğunu herkes biliyor.
Kısaca, Mansur Bey ikinci kez bir mağlubiyet tatmak istemiyorsa işi tadında bıraksın. Kendisi için en hayırlısı bu.