samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Katil Ergenekon mu paralel yapı mı yoksa 3. şahıs mı?

A -
A +

Tekinsiz günlerdi. Gazetecilik mesleğini yapan kimilerinin "Kuvayı Milliye ruhu yeniden canlandı. Önce liberalleri tarayacağız. İslamcılar sonra. Çünkü onları baştan çıkaran da sizsiniz" dediği günlerdi. Gazete yayın yönetmenleri generallerden, Veli Küçük, Muzaffer Tekin gibilerden talimat alıyordu. Ki onlar zaten her yerde boy gösteriyorlardı.

Kapatma davaları, 367 eblehlikleri, tehditler gırla gidiyordu.

Bir güvercin ürkekliğindeki Hrant Dink, başta "Türkiye Türklerindir gazetesi" olmak üzere hedef gösteriliyordu. Orhan Pamuk güdümlü çetelerce tartaklanıyordu.

İtiraf etmek gerekirse hepimiz korkuyorduk.

Ve 19 Ocak 2007'de, saat 15.00 sıralarında patlayan birkaç el silah sesiyle yerimizden fırladık.

O üç gün nasıl geçti hatırlamıyorum.

Show TV Haber Müdürü ve Ankara Temsilcisiydim.

"HEPİMİZ HRANT'IZ, HEPİMİZ ERMENİ!"

O sabah geç saatlerde Genel Yayın Yönetmenimiz Alican Değer'in kapısını aralayıp "Ben gidiyorum" dedim. Her zamanki sükûnetiyle "Peki dostum" dedi.

Ömrüm boyunca katıldığım kaçıncı cenaze töreni ve protestoydu bu hatırlamıyorum ama böylesine, sadece 1 Mayıs 1977'de tanık olmuştum.

Aklımdan geçen ilk şey, "Hrant keşke bu manzarayı görseydi, acaba ne der, nasıl yorumlardı?" sorusuydu. Yüzbinler Hâlaskargazi'yi boydan boya Şişli Camisi'nden Taksim'e dek doldurmuştu.

KATİL KİM?

Herkesin aklındaki soru buydu:

Katil o beyaz bereli çocuk muydu?

Katil kimine göre Ergenekon denen örgüttü ve derin devletti, kimine göre de İktidar.

Öyle ya da böyle, hiçbir olaya meydan vermeden yürüyen sessiz yüzbinler "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeni" pankartlarıyla Türkiye'de büyük bir dönüşüme imza attı o 23 Ocak 2007 tarihinde. Oradaki büyük kalabalık demokratikleşen Türkiye'nin demokratik sıçramasıydı.

ÇİFT TARAFLI İSTİHBARAT YALANLARI

Katil, yani Ogün Samast adlı tetikçi hemen yakalandı.

Sonraki süreci hepimiz izledik. Davalar davaları takip etti.

Gazeteci Nedim Şener, kısa süre sonra Kırmızı Cuma ile Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları adlı iki kitap yayınladı. Polisleri hedef aldı ve Ergenekon'u görmezden geldi... Ardından cemaate yakın Bugün gazetesinin yazarı Adem Yavuz Arslan da eksik kalmadı ve "Bi Ermeni var" başlıklı kitapla Ergenekon'u ve Nedim Şener'in görmediklerine odaklandı.

Sipariş kitaplar mıydı bilemiyorum.

Ertuğrul Özkök amcasının "Onu anlamalıyız" diye şefkat gösterdiği tetikçi Ogün Samast bugüne dek sadece eveledi geveledi.

VE NİHAYET KONUŞTU

Ve nihayet bombayı patlatarak dönemin Trabzon il Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ile Emniyet İstihbarat Dairesi C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in isimlerini zikretti. Bu işlerin arkasında onların olduğunu ve hatta daha önce konuşmak istediğinde cezaevinde saldırıya uğradığını, öldürülmekten korktuğunu, cezaevi aracına bomba ihbarı yapıldığını anlattı savcıya tek tek.

Eee, peki şimdi ne oldu?

Hrant'ı Ergenekoncular mı yoksa Paralel Örgüt'ün polisleri mi öldürttü?

Hepsi ya da hiçbiri...

HRANT CİNAYETİNİ OKUMA YÖNTEMİ

Önce şunu bilelim:

Paralel Örgüt'ün esasında hükümetten ayrı tutulan ve adına devlet denen ama ipleri "küresel bir üst akıl"da olan yapının bir ikame vesayet aracı olduğunu ancak bugün idrak edebiliyoruz. Yaramazlık eden(nedenleri ayrı yazı konusu) "ulusalcı, laik" kimlikli darbeci enstrümanı da aynı örgütle tasfiye etti.

Hrant Dink cinayetini bu plan çerçevesinde okumakta yarar var. O küresel üst akıl, boşıbozuk alt düzey subayları "Ergenekon" çatısı altında toplayarak kullanırken aslında onları diğer eliyle tasfiye etmeye hazırlanıyordu.

Peki, bu sonuçta en basitinden tüm suçlamalara karşın Ramazan Akyürek'i terfi ettiren hükümetin payı yok mu? Epey var.

Bu da ayrı yazı konusu.

ÜÇÜNCÜ ŞAHIS ORADA

Yine de Paralel Örgüt'ün darbesinden kendisini bile zar zor kurtarabilen hükümetin bu meseledeki dahli, ancak ihmal ve hata ile açıklanabilir.

Sadece şunu unutmamalı.

Ergenekon ya da Paralel Yapı... Asıl katil, onları kullanan ve bugün Selahattin Demirtaş'ı HDP içinde Paralel Yapı'nın Truva Atı olarak kullanabilen o Küresel Üst Akıl'dan başkası değil.
Ogün Samast'ın ismini verdiği ve sır gibi saklanan 3. Şahsı orada arayın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.