David Tavachi, eski Paris'in tam sınırındaki Place d'İtalie meydanına bakan evinde, onu ayıltacak yegâne içeceğinden; koyu filtre kahvesinden bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturarak elindeki tasse'ı masanın üstüne bıraktı. Ardından damaklarındaki acılığı gidermek için Croissant'ının arasına biraz tereyağı sürüp, koşer bir peynir dilimi de ekleyerek ağzına götürdü. Perde aralığından gözucuyla Montparnasse'a inen Auguste Blanquie Bulvarının girişine baktı. Leon ile son hazırlıkları gözden geçireceklerdi. İki gün önceki görüşmelerinde ona "Oğlan kıvama geldi. Talimatın Pakistan'daki merkezden verildiğine emin. Ölümü göze almış durumda" diye müjdeyi vermişti. Bunları düşünürken kapı çaldı. Leon'du. Açar açmaz "Her şey yolunda, kardeşiyle çalışacak" dedi. Ve sırıtarak ekledi:
"Beni buradaki hücrenin lideri sanıyorlar. Tam bir idiot bu herifler!
Monsieur Tavachi suratını astı. Hoşlanmazdı bu tür sululuklardan. Salona geçip sallanan koltuğuna oturdu. Leon Bouachi ise alışkanlıkla camın kenarındaki perdenin arkasından dışarıyı gözlemlerken "Bu akşam olayı kutlayalım" dedi. Leon, Cezayir Yahudilerine özgü ırksal özelliklerin neredeyse tümünü üzerinde toplamıştı. Dalgalı koyu renk saçları, siyah kalın kaşları ve kendiliğinden sürmeli yeşil gözleriyle Enrico Macias'ı andırıyordu. Fransız genetiğinin izlerini üzerinde taşıyan Tavachi ise onun daha çok bir Arab'a benzediği kanısındaydı. Leon'a gelemeyeceğini ve işlerinin olduğunu söyledi. Sebebini açıklamadı, çünkü o bile anlamayabilirdi. Oğlunu askere gönderecekti. Vatani vazifesini Eilat'da deniz kuvvetlerinde yapacaktı. Çok riskli bir yer değildi. Fransız vatandaşıydı ama tüm Yahudiler gibi askerlik görevini İsrail'de ifa edecekti.
David Tavachi, daldığı düşüncelerden çıkarak, aniden "Hangi gün kaldı geriye" diye sordu? Leon anlamaz gözlerle bakınca devam etti:
"Canım vardır ya hep, Kanlı Pazar, Kara Cuma gibi. Çarşamba boş mu, ne dersin? Kızıl Çarşamba iyi gider mi?"
"Kızıl da nereden çıktı?" diye merakla baktı Leon. Tavachi onu dinlemiyordu bile:
"Zavallılar, eski komünist olduklarına göre en çok Kızıl Çarşamba yakışmaz mı onlara sence de?"
Leon kavramıştı Şef'in ne demek istediğini. Dudaklarına yayılan tebessümü zaptetmeye çalışarak "Yani iş gelecek Çarşamba, yer ise komünistlerin bir mekânı o vakit" dedi. David Tavachi "Evet, gelecek Çarşamba" diye onu doğruladı ve "K. kardeşleri haberdar et ve hazırla. Eğitimlerini yeterince aldılar umarım. Neresi olduğuna gelince... Onu son gün öğreneceksin benden" dedi. Sonra gözlerini açık ama sesi kapalı olan televizyon ekranına dikerek, sallanan koltuğunda ileri geri gitmeye başladı Böyle zamanlarda konuşmanın bittiğini anlayan Leon, sessizce kapıyı çeker ve çıkardı. Yine öyle yaptı.
David Tavachi "Filistin ha! Artık bol bol gidersiniz Gaza'ya" diye mırıldanarak elindeki kriptolu telefonu çevirdi. Karşısına çıkan kişiye "Dediğimiz yeri Çarşamba günü boşaltmayı ihmal etme. Hatta bir gün öncesinden tahliye et. Bir sorunla karşılaşmak istemiyorum" dedi ve kapattı.
Hikâye burada bitiyor. Çünkü geri kalanını biliyorsunuz.
Burada geçen olay ve isimler gerçek değildir.
Yerseniz.
YENİ YILIN EN GÜZEL HABERİ; HAVARAY
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin en güzel yeni yıl müjdesi oldu Havaray. Kadir Topbaş'a tebrikler. 2008'de başlayacaktı bu proje, bugüne sarktı. Olsun.
Havaray viyadükler üzerine döşenen raylar üzerinden giden tren. Israrla yazdık yıllarca. Sebepleri bugün de aynı.
1-En başta metro maliyetinin üçte birine yapılabiliyor.
2-Yerden yaklaşık 15 metre yükseklikte, istasyona erişim son derece kolay.
3-Tünel, yürüyen merdiven, havalandırma, izolasyon, ısıtma, soğutma masrafı yok.
4-Yapımı metroya göre basit ve kısa süreli. Trafiği daha az engelliyor.
5-Yedi tepeli İstanbul için en uygun bir proje. Çevreden iç kısımlara geçiş viyadüklerle çok daha kolay.
6-Coğrafi şartlar gereği inşaat şirketlerimiz zaten birer viyadük uzmanı. Bu yüzden daha az ithal ürün kullanılacak.
Şimdi toplam uzunluğu 47.8 kilometre olarak belirlenen Havaray'ı en kısa zamanda umutla bekliyoruz.