Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş geçen haftanın son üç gününü Hollanda ve Almanya temaslarına ayırdı. Gazeteciler de yanındaydı. İşlerim nedeniyle Almanya'dan katıldım programa.
Bakan Kurtulmuş, Heidelberg'de, Mannheim ve Köln'de, Dortmund'da STK temsilcileri ve vatandaşla buluştu. Halk toplantılarına katıldı, bu arada Witten'de kundaklanan Sultan Ahmet Camisini ziyaret etti.
Ceberut değil kerim devlet
Hizmet sözcüğü Cemaat'in dilinde anlam kaymasına uğradı ve giderek içerdiği o güzel karşılık aşındırıldı. Oysa hizmet, AK Parti'nin 12 yılı deviren hükümet etme döneminin temel şiarıydı.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un bu gezide yaptığı konuşmalarda başlığa da çıkardığım "Ceberut değil, kerim devlet" sözünün anlamı iktidarın temel felsefesini özetleyen bir güzel slogan olarak dikkatimi çekti. Çünkü devlet daha evvelinde hep almış, vatandaş ise hep vermiş. Üstelik baskı ve zulüm görmüş. Cebren dili, dini, kültüründen koparılarak Kemalist insan tipinin içine sığdırılmak istenmiş.
Hükümet ekibiyle gelir
Kamu reformu Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'un gezi boyunca sık sık dillendirdiği bir konu oldu.
"Osmanlı'da da böyleydi" diyor Numan Kurtulmuş.
"ABD'de de göreve gelen ekibini de beraber getirir. Başarılı olurlarsa devam ederler, yoksa ekip hep birlikte gider. Bugün Türkiye'de Bakan oluyorsun, ekibini seçemiyorsun. Yerini değiştirdiğin eski dönemden kalma memur dava açıyor ve geri dönüyor. Ama onun hatalarının faturası size kesiliyor."
Hükümet Almanya'da hangi sorunlara odaklanmalı
STK temsilcileri ve akademisyenlerle yaptığı toplantıda konuşanlar çok önemli konulara temas ettiler ama bana üzerine acil olarak gidilmesi gereken hangi konulardı diye sorsanız şöyle sıralarım:
1- Prof. Dr. Hava Engin (Heidelberg Üniversitesi'nden eğitimci): Almanya'da Türkçe yabancı dil statüsünde okutulmuyor. İngilizce, Fransızca var ama 3.5 milyon Türk'ün yaşadığı bir ülkenin okullarının müfredatına Türkçe ders koymaması büyük kayıp. 15 yıl sonra ismi Türk, cismi Türk ama Türkçe bilmeyen bir nesille karşı karşıya kalabiliriz.
2- Ahmet Özay-Gazeteci: Türk gençlerinin yüzde 24'ü eğitim alanında değil. Almanya'da okul bitirmiş, akademik eğitim yapmış gençlerin işsizlik oranı yüzde 40. WDR devlet televizyonunda örneğin 5000 kişi çalışıyor ama Türk bulamazsınız. Türk gençlerinin kamuda iş bulmaları engelleniyor. Şizofrenik bir ülkede yaşıyor gibiyiz. Bu kelimeyi kullanmak istemiyorum ama âdeta bir Apartheid uygulanıyor. Din adamlarının oturum izinleri iptal ediliyor. Tüm bunların bir karşılığı olmalı.
3- Ömer Nohut- FABIZ Aile Eğitim Merkezi yöneticisi: Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın desteği ile belediyelerle ortak çalışma yaparak üç anaokulu kurduk ve şu anda 120 öğrencisi var. Yakında bir o kadar çocuğu daha kapsayacak yeni bir okul kuracağız. Bu konuda destek verilmesi hâlinde, sivil toplum kuruluşları da bu istikamette yönlendirilirse anadil kaybının en aza ineceğini düşünüyorum.
4- Necla Demirci-Sosyal Pedagog: Alman okulları bir kast sistemi gibi. Alt sosyo-ekonomik seviyelerde bulunan göçmenlerin çocukları en düşük akademik seviye olan Hauptschule'ye gönderiliyor ortaokuldan itibaren. Orta derecede eğitim veren Realschule için çocukların ve ailelerin epey direnmesi ve bir Alman çocuğun 10 katı çaba göstermesi gerek. Üniversiteye gidebilmenin yollarını en kolay açan Gymnasium ise neredeyse bir hayal. Ancak bir de bunlara daha vahim bir uygulama eklendi. Türk çocukları Almancaları yetersiz olduğunda "zihinsel engelli" diye tanımlanarak zorla ya da aileler kandırılarak engelliler okuluna gönderiliyorlar.
Hacı abi kırdı geçirdi
Mannheim'deki kapalı salon toplantısı Numan Kurtulmuş için de çok sıcak ve eğlenceliydi. Bunun sebeplerinden biri de kuşkusuz salondaki Hacı abiydi. Adını öğrenemedik kalabalıktan ve ekibin hızla bir başka programa yetişmek üzere hareket etmesinden dolayı.
Numan Kurtulmuş konuşurken büyüyen Türkiye'ye kurulan tuzaklardan ve tezgâhlardan söz ediyordu ki arka sıralardan gür sesi duyuldu:
"Sen korkma kendi tuzaklarında boğulacak onlar!"
Numan bey salonla beraber güldü:
"Demirden korkan trene binmez Hacı abi" dedi.
Başkanlık sistemine değinirken Cumhurbaşkanlarının evvelden nasıl seçildiğine örnek verip Ahmet Necdet Sezer'in durumunu anlatıyordu ki Hacı abinin sesi yine duyuldu:
"Tepe seçti onu tepe."
Bakan Kurtulmuş tam "CHP'li seçmenlere üzülüyorum, çatı adayı diye oy verdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu MHP'li çıktı" diyecek oldu yine Hacı abi:
"MHP'li de değil O!"
MHP'nin bile Ekmeleddin İhsanoğlu için derin arka planının bir sıçrama tahtası olduğunu bu kısacık cümleden daha güzel ne anlatabilirdi ki...