"Nedim Şener gibileri geçmişte kapıkulu oldukları askerî vesayetle yüzleşmeden cemaate dair fikirlerimizi kullanarak haklılık devşiremez."Yukarıdaki sözleri, Ogün Samast'ın son ifadesi üzerine geçen Perşembe günü yayınlanan "Katil Ergenekon mu, paralel yapı mı yoksa 3. şahıs mı?" başlıklı yazıma Nedim Şener'in yaptığı suçlama üzerine Twitter'da kullandım.
Okuyanlar hatırlayacaktır, Nedim Şener'in Ergenekon ve derin yapıyı göz ardı eden, ama emniyetteki polisleri hedef alan bir kitap yazdığını; Bugün gazetesinden Adem Yavuz Arslan'ın da askerî vesayeti ve Ergenekon yapılanmasını suçlayan, ama emniyetteki polisleri yok sayan bir kitap yayınladığını belirtmiştim.
Bu yazı anlaşılan Nedim Şener'i çok kızdırmış, twitter üzerinden olmadık hakaretler etti, şantaj kokan tehditler savurdu. Cevaplarını da usulünce aldı tabii.
Esasında bu meselede Nedim Şener sadece bir ayrıntı.Adı "Amiral gemisi" takılan bu medya ve peşindekilerin emir eri olduğu vesayet kurumunun bazı unsurları, bir başka vesayet yapılanması olan Paralel Örgüt tarafından tasfiye edildi malum. Bu süreçte inanılması güç hukuk dışılıklar ve kıyımlar da yaşandı. Ama gelgelelim darbe davalarında hukuk dışılıkları gündeme getirmek adına darbecileri koruma altına alan bu medya, 17 Aralık ile birlikte Paralel Yapı'yla aynı paralel evrene geçti.
Onları ikaz ettiğimizde de Nedim Şener gibi o klişe suçlamayı yöneltmeye başladılar:"Zamanında kol kolaydınız, onlarla iş tuttunuz."
Bu türden lafları 28 Şubat'ta askerî vesayetin talimatıyla manşet atan, AK Parti iktidara geldiğinden itibaren darbe girişimi süreçlerini destekleyen medya yöneticileri ve diğerleri de söylüyor.Ben kendi adıma cevap vereyim. Kimseyle kol kola olmadım. Vesayete karşı demokrasiyi savunanlarla ya da demokrat olduğunu düşündüklerimle yan yana durdum. Onların arasında AK Partililer de vardı, sosyalistler ve cemaat mensupları da. Bu duruşu "iş tutmak" olarak niteleyenlerin geçmişteki sicillerini ve sabıkalarını bildiğimiz için, başımıza gelecekleri de az çok tahmin ediyorduk. Bunu milletçe idrak ettik ve karşısına geçtik.
Paralel denen yapının ortaya çıkmasıyla birlikte hepimiz küçük birer travma yaşadık doğal olarak. Aldatılmışlık duygusu ağırdı. Bu tecrübeyle şimdi onların kuklası olanlara söyledik, söylüyoruz:"Yapmayın, etmeyin. Pişman olursunuz."
Bunun son işaretini de dinlemelerde ismi geçenlerin kim olduğunu öğrenerek gördük. En başta dinledikleri, kullandıkları medya yöneticileri ve patronlarıydı.
İstediğin kadar kitabında Ergenekon sanıklarının şemasını yayınla. O derin yapıyı o sanıklar mı temsil ediyor? Kimi kandırıyorsun?Hrant Dink cinayetiyle ilgili yazımda da hatırlarsanız "Ergenekon ya da Paralel Yapı... Asıl katil, onları kullanan Küresel Üst Akıl'dan başkası değil. Ogün Samast'ın ismini verdiği ve sır gibi saklanan 3. Şahsı orada arayın" demiştim.
Ama Şener, hakaret etmeyi tercih ediyor."Ogün Samast gibi milliyetçi çocukları anlamak gerektiği"ni yazan adamları baş tacı eden bir patronun gazetesinde çalış, sonra ahkâm kes. Yok öyle yağma.
Etyen Mahçupyan zamanında birileri için Hrant'ın Parazitleri demişti. Yeniden anlıyoruz ki ne kadar haklıymış.Onlar ve onların patronları için büyük resmi saklamak çok kolaydır. Bu işlerin piridirler. Adam asmaca oynarlar, çarpıtırlar, manşetleriyle ülkeyi dizayn ederler, haberlerindeki bazı ayrıntılarla algı operasyonları yaparlar, linç edecekleri insanlara hakaret ederler, hile ve yalanları anlaşılınca inkâr yoluna saparlar. Manipülasyonları ortaya çıkınca da çark edip, olmadı özür dileyip unuttururlar.
Kısaca söyleyelim.
Paralel Yapı adlı vesayet kurumu ile dünün darbeci askerî vesayetini savunanların bugün iyi anlaşmasına sakın şaşırmayın. Sebebi dinlendiklerinden ve korktuklarından değil.Paralel Yapı ile aralarındaki fark sadece marangoz hatası.
O hata, bugün faydaya dönüştürülmüş, biri diğerini tasfiye etmek üzere yeniden kurgulanmıştır, hepsi bu. Şimdi iş birliği yapıp figan etmelerindeki sebep de her ikisinin birden Türkiye demokrasisinin önünden süpürülecek olmaları.
