samdan
camii
hayirli-ramazanlar

SAVAŞÇILAR VE BARIŞI KAZANMADAN KUTLAYANLAR

A -
A +

Kimileri için savaşlar yalnızca savaşmak içindir. Kandil'de ikamet eden tohuma kaçmış gerilla eskilerinin haleti ruhiyesi bu. Yapacak başka işlerinin olmadığını düşünüyorlar. Rahatları yerinde, karışan görüşen yok. Bir işaretleriyle insanları ölüme gönderip, arkalarından ahkâm kesebiliyorlar. Kafalarındaki model hâlâ "Lenin'in işaretiyle ayaklandı partizan" sloganından bir adım öteye gidemedi. Dünya değişti, Türkiye değişti, Kürtler değişti ama onlarda tık yok.
Kendilerince haklı nedenleri de vardır belki. Ne bileyim, artık savaş baltaları toprağa gömüldüğünde yapacak bir işlerinin olması gerek sözgelimi. Siyaset mi, ticaret mi, Avrupa'da keyifli bir mültecilik mi? Hangisi?

Siyaset onlar için zor iş. Son derece netameli yürüyen çözüm süreci konusundaki tavırları, açıklamaları ile züccaciye dükkânına girmiş fillerden farksızlar. Benzetmeler belki biraz mizahi filan ama geride onlarca ölüm, kan ve gözyaşı bıraktılar bu tutumlarıyla. Nice canlara mal oldular.

Tabii PKK'nın dünyadaki istihbarat örgütlerinin içinde cirit attığı bir yapılanma olduğunu aklımızdan çıkarmadan söylemek gerekirse Kandil'dekilerin bu tavrını anlamakta güçlük çekmeyiz. Sonuçta ortaya çıkan şu:

Kandil bir hak ve özgürlükler mücadelesi yapmaktan yana değil.

Savaşmak için savaşıyorlar. Savaşı fetiş haline getirmiş durumdalar.

DEMİRTAŞ KARANLIKTAN KONUŞUYOR

İşte bu itiraf edilmediği sürece savaşla gerçek anlamda mücadele edilemez ve çözüm süreci başarıya ulaşamaz. Bu konuda hem Kürt siyasal hareketine, hem de İmralı'ya önemli görevler düşüyor.

Çünkü bu ülkenin geleceği savaşla şekillenemez. Daha fazla kan, daha fazla can ve gözyaşı insanlığın amacı değil.

Özellikle HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sorumsuz açıklamaları da ustasına yaranmaya çalışan çırak olmaktan öte bir anlam taşıyor. Demirtaş karanlıktan konuşuyor. Bilinmeyen ilişkiler içinde. "HDP yüzde 10 barajını aşamazsa çözüm sürecini hükümet düşünsün" diyerek süreci nasıl sabote edeceklerinin ipuçlarını veriyor bir bakıma.

KAZAYA UĞRAMADAN

Türkiye'de 40 yıldır süren terör ve savaş insanları iki safa ayırdı. Koşulsuz savaşçılar ve koşulsuz barışçılar. Birinciler savaşı öç alma plânlarıyla sürdürüyorlar, ötekiler ise daha barışı kazanmadan çok önce onu kutlamaya eğilimliler. Bu da hayal kırıklıklarını artırıyor.
Her ikisi de Çözüm Süreci'nin iki handikabı.

Belki de bu yüzden görüşmelerin düşük profille ve tanıtımla sürdürülmesi müspet bir karar. Provokasyonla kazaya uğraması ihtimali biraz daha azalıyor.

Neyse, sonuçta gelen bazı iyi haberleri işitiyoruz ama temkinli olmayı sürdürmekte fayda var.

BUGÜNÜN YARINI VAR

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın bugüne kadarki faiz kararlarında Türkiye'nin finans oligarşisini mutlu etmeye odaklandığı sır değil. Aslında bu 12 yıldır iktidar olan AK Parti'nin ekonomi politikalarıyla taban tabana zıt bir uygulama. İktidar meydana gelen açığı sosyal yardımlarla kapatmaya çalışıyor ki bu da Haşmet Babaoğlu'nun dediği gibi "pansuman"dan öte bir anlam taşımıyor.

Erdem Başçı geçen aydan bir açıklama yaparak "Eğer enflasyon bir puan düşerse 4 Şubat'ta olağanüstü toplanırız" dedi. Bugün açıklanacak enflasyon rakamından habersiz olduğum ve üstüne bir de uluslararası faiz lobisinin dolar operasyonu eklendiği için Merkez Bankası'nın yarın olağanüstü bir toplantı yapıp yapmayacağını bilemiyoruz.

Ancak yapıyor olsa da olmasa da Merkez Bankası'nın faiz uygulaması bu ülkeye milyarlarca dolar kaybettirdi.

Amma velakin diyelim ki Erdem beyin keyfi yerine geldi ve dolar şantajına rest çekerek faizi bir baz puan indirdi. Ne olacak, 6,75... Zaten piyasa, faizi o seviyeye getirmişti.

İyi de tavan faiz ne olacak? O hâlâ yüzde 11'lerde. Yani borç kredisi vermenin faizi. Tüketicinin alacağı krediye, borca uygulanan faiz. Türkiye'deki ekonominin motoru tavan faizi indirmekten geçiyor. Hükümet ilk kez konut alacak vatandaşlara yüzde 15 katkı sunarken, küçük ve orta boy işletmelere destekler açıklanırken, girişimciler düşen petrol fiyatları ve Avrupa Merkez Bankası'nın para arzından istifade etmek için yatırım hazırlığına girerken asıl önemli olan faiz kalemi bu.

Kısaca Erdem Başçı ömür boyu başkanlık yapmayacak.

Türkiye'de onun hataları nedeniyle ekonomide yaşanabilecek olumsuzluklardan dolayı birinci dereceden sorumludur kendisi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.