TÜRK KALP VAKFI BAŞKANI: İlk felsefem mutlu ederek mutlu olmak

A -
A +
TÜRK KALP VAKFI BAŞKANI:  İlk felsefem mutlu ederek mutlu olmak Çetin Yıldırımakın. 21 yıldır Türk Kalp Vakfı Başkanı ve avukat. 'Felsefem insanları mutlu ederek mutlu olmak' diye başlıyor meslek hayatına. Öğretmeninin gösterdiği yolda helallik alarak hızla ilerliyor, bunun yanında hem insanların kalbine iyi bakmaları için kendini adıyor hem de manevi anlamda 'iyi kalpli ol' diyor. AB'ye ülke olarak girmeye çabalarken Türk Kalp Vakfı olarak çoktan girdiğimizi müjdeliyor. Böyle bir vakfın başında olmasının tesadüf olmadığını, ailesine duyduğu aşkı paylaşırken gözlerinin dolmasından anlayabiliyorsunuz. O bir hukuk adamı, o bir gönül adamı. Yüreğine sağlık Sevgili Başkan. G.K.Z Çetin Yıldırımakın kimliğini Türk Kalp Vakfından ayırırsak bu noktaya geliş öykünüz nasıl başladı? Ben 44 seneyi geride bırakan bir hukukçuyum. Doğma büyüme Fatihliyim. Cumartesileri de okul vardı o zaman. Ortaokulu okurken, okulda tüm notları ben tutardım. Talebe olarak Haysiyet Divanı Başkanı ve sınıf mümessili idim. Müdür muavini Nigar Çetin isimli kompozisyon dersi hocam benim okuduğum Andımız'ı bitirdikten sonra beni çağırdı ve dedi ki; 'Eğer sen avukat olmazsan, sana verdiğim hakkımı helal etmem. Çünkü sen bugüne kadar verdiğim tüm sorumlulukları layıkıyla yerine getirdin. Sana not defterini güvenle teslim ettim. Dikkat ettim, mümessillikte arkadaşların arasında hep adaletli ve mazlumun yanında olan bir mizaçta oldun. Sen hep doğrunun, hukukun yanında oldun. Avukat olmalısın.' Bu tabi beni şartlandırdı, ailemin isteği de bu doğrultuda olunca başarılı bir eğitimden sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden eşimle birlikte mezun oldum. Meslek hayatımda hep istediğim yerde oldum. HOCAM MÜVEKKİLİM OLDU Çünkü düzgün çalıştım. Sabah kalktığımda ve gece yatarken duam, 'Allahım bana yanlış yaptırma, yanlış yaptığım duygusunu yaşatma, canımı al' diyedir. Meşru olmak çok önemlidir. Bu insana iç huzur verir ve başarı getirir. O zaman da Allah korur. Meslek hayatım boyunca çok tehdit almışımdır, silah çeken olmuştur, rüşvet teklif eden olmuştur, şantaj yapan olmuştur. Allahıma uzun uzun dua ederim, insanın alnının açık olması, Allaha ve vicdanına doğru hesap vermesi benim için önemlidir. Allahıma hamdediyorum ki, beni bu mesleğe teşvik eden, bana namuslu olma alışkanlığını kazandıran, liderlik vasfını veren o hocam benim müvekkilim oldu. Harbiye'deki yazıhanemde ona hizmet vermek nasip oldu bana. İnanıyorum ki Cenab-ı Allah sevdiği kuluna hayatında güzellikler nasip ediyor. Kendimi bildim bileli çocukları çok severim. Bakın ben çocuk ve torun sahibi oldum. Herkese nasip olmuyor. Büyüklerimiz hep söylerdi, doğruymuş torun sevgisini tatmak muhteşemmiş ve çocuktan çok seviliyormuş. İnsanları mutlu ederek mutlu olmak benim felsefem olmuştur. İKİ KIZIM İKİ OĞLUM VAR > İki kızınız var. Size göre kız babası olmak nasıl bir duygu? Benim Esra ve Ebru adında iki kızım var. Allah öyle uygun görmüş, benim oğlum olmadı. Ama kızlarım sayesinde iki oğlum oldu, onlara müteşekkirim. Onları çok seviyorum. Bana dünyanın en büyük mutluluğu olan 4 torun ve iki erkek evladım olan damatlarımı kazandırdılar. Kız babası olmak müthiş çünkü çok bağlılar ve her zaman yanımdalar, her şeylerini bana danışarak yaparlar. > Torunlarınızın adları Kayra, Yıldırımakın, Pers Cemil, Demir MESLEĞİMİ ÇOK SEVİYORUM > Avukatlık idealiniz miydi? Mesleğimi çok seviyorum. Dünyaya yüz defa gelsem yüz defa avukat olurdum. Eşimle beraber Yıldırımakın hukuk bürosunda vakıf dışında büyük zevkle mesleğimi icra ediyorum. İnsanlık yaratıldığından beri, insanın haksızlık karşısında savunulmaya ihtiyacı vardır. Bence en kutsal hak savunma hakkıdır. Bazen hukukçuları yanlış yorumlarlar, bir idam mahkumunu bir avukat savunuyor diye. O kişi o suçu işlemiş mi acaba? Sağlıklı yargılamayla ve delillerle tabi, kişiye savunma hakkı vereceksiniz. Suçta ve cezada kanunilik esastır. TÜRK KALP VAKFI BAŞKANI:  İlk felsefem mutlu ederek mutlu olmakÇetin Yıldırımakın, Türk Kalp Vakfı'nın çeşitli faaliyetleri hakkında arkadaşımız Gurbet Kalay Zorba'ya bilgiler verdi. 25 MİLYON İNSAN ÖLECEK > 2020 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan rakamlara göre dünyada kalp ve damar hastalıkları nedeniyle 25 milyon kişi hayatını kaybedecek. Savaşlardan, tabii afetlerden, tüm kanser türlerinin toplamından (yaklaşık 7 milyon kişi), trafik kazalarından (yaklaşık 1,5 milyon kişi) ölen kişilerden daha fazlası yani yaklaşık 18 milyon üzerinde kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye bugün kalkınmada önüne ciddi hedefler koyan bir ülkedir. İddia ediyorum, kalp ve damar hastalıkları Türkiye'nin kalkınmasını önleyen en önemli engellerden biridir. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 12'si yüksek tansiyon hastasıdır. Diyabet, kalp ve damar hastalıkları teşhis, tedavi, ilaç, ameliyat rehabilitasyon gibi nedenlerle bu paralar harcanıyor. Değerli insanlarımızı kaybediyoruz. Tedavi amaçlı yurtdışı seyahatlerle döviz yurtdışına gidiyor. Ne demişti Ulu Önder Atatürk; 'Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.' Dünyada en iyi eko cihazını kullanan ve bu özelliğiyle cübbe giyen Prof. Dr. Nurgül Keser, Türk Kalp Vakfı'nda mesleğini icra ediyor. TÜRK KALP VAKFI TAM TEŞEKKÜLLÜ HASTANE > Türk Kalp Vakfı nasıl kuruldu? Türk Kalp Vakfı 1975 yılında Şişli'de küçük bir odada Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent ve arkadaşları tarafından bu kadar büyük iddiaları olmadan, mütevazı şartlarda kuruldu. Geçen 35 sene içinde dünyanın en önde gelen, uluslararası saygınlığı olan, dünyanın en başarılı sivil örgütü olarak ilan edilen ve 21 senedir kalp haftasını dünyada ve Türkiye'de gündeme getirip ve gerçekleştiren, 9 senedir kalp gününü öneren ve bunu realize eden, dünyada 3. nano kardiyoloji merkezini kuran bir vakıfız. Ayrıca kadınlarımız ile ilgili her türlü hastalıkta teşhis tedavileri gerçekleştiren, kadınlarımıza ve çocuklarımıza ayrı kalp bölümünü kuran, her türlü tetkiki sıfır hata ile el değmeden sonuçlandıran en doğru, en iyi ve en ucuz sağlık hizmetini Türk doktorları ile veren bir vakıf olmuştur. Geçenlerde Sakarya'da çok ünlü bir işadamı olan bir yakınımın oğlu aradı. Ağlıyor telefonda. Babam kanser oldu. Ama babama Türk Kalp Vakfı'nda son bir kontrol yaptırmak istiyorum dedi. Sabah aç karnına gelsin dedim. Sonuç babasının kanser değil mide ülseri olduğunu tespit ettik. Çok şaşırdılar, hayat kurtardık. Çünkü Vakfımızda dünyadaki en son teknolojiyi kullandığımız cihazlarımız ve bu cihazları en iyi şekilde kullanan hekimlerimiz var. Çocuk Kalp Merkezi kurduk. Çocuk kardiyolojisi çok dikkatli olunması gereken bir bölüm, özel bir daldır. Herkes elini süremez. Biz bunu eğitimini almış en iyi doktorlarımız ile bir aylık bebekleri bile tedavi ediyoruz. Nimet Yazar Laboratuarı'nı kurduk. En iyi cihazlara, her türlü donanıma sahip olmalıydı. Hedefimize de ulaştık. Sadece Cleveland'da mevcut olan tahlil metodu olan kalp yetersizliğini tespit eden ve sonrasında tedavisi için yönlendiren MT-LNP cihaz-metodunu getirttik. HAYATIMIN EN BÜYÜK ŞANSI EŞİM Eşim benim sınıf arkadaşım, hayatımın en büyük şansıdır bana. Bizimki öyle platonik bir aşkla başlamadı. Dört yıl beraber okuduk. Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra zannettim ki talebelik bitince eşim beni unutur ama unutmadı. Beni hâlâ Yunus Emre aşkıyla sever, bunu her zaman ifade eder. Benim ona olan sevgi, saygım aynı şekilde. Eşim hayatını bana adamıştır. En büyük duası Allah bana senin ölümünü göstermesindir. Ben de aynı duayı yapıyorum, ben de eşimden sonra yaşayamam. Beraber çalışırız. Atatürkçü, çağdaş, laik ve söylememem gerek belki ama namazını kaçırmayan mükemmel bir eş ve annedir. KALP KRİZİ İÇİN ŞOK CİHAZI > Türk Kalp Vakfı toplumda sosyal sorumluluk ve organizasyonlarla daha çok biliniyor. Fakat şimdi bizimle paylaştığınız bilgilerde görüyoruz ki önceliği kalp olarak gören ama sadece kalple sınırlı olmayan her türlü hastalığın teşhis ve tedavi için son model teknoloji cihazları olan bir hastane. Biz neden böyle bilmiyoruz? Doğru bir saptama. Sosyal yönümüz daha ön plandaydı. Vakıf olarak 1,5 yıldır bu yönümüzü öne çıkarmak adına çok ciddi çalışmalar içine girdik. Biz bir şirket değiliz. Vergi muafiyetine tabiyiz. O nedenle en iyi cihazlara sahibiz. Vakıfız. Devletimiz diyor ki sen vakıf olarak bu hizmeti vereceksin ama bu imkanları da sağlayacaksın. Para kazanma gayem yok. Vakfımız, ben ve benimle çalışan yönetim kurulum yani ekip arkadaşlarım buradan bir kuruş kazanmadan tamamen insani duygularla emek verdiğimiz bir kurumdur. Şok cihazı getirttik. 5 dakika içinde müdahale edildiğinde hayat kurtarıyor. Gözü gören, kulağı işiten herkes bu cihazı kullanabilir. Önce kişinin kalp krizi geçirip geçirmediğini tespit ediyor bir düğmeyle ve eğer kişi kalp krizi geçiriyorsa bir tuşa basarak kişiyi yönlendiriyor ve hayat kurtarıyor > Hukukçu kimliğinizi ön plana çıkarmış olursak, geç kalınmış adalet, adalet değildir diye bir görüş vardır. Bu görüşe katılıyor musunuz? Katılıyorum. Çünkü yargılama sürecinde ailenin bir ferdini alıyorsunuz, sınırlamalar getiriyorsunuz, yargıyı uzun süre meşgul ediyorsunuz, iş gücünü kaybediyor ve en önemlisi suçlu değilse, gerçek suçluya zaman kazandırmış oluyorsunuz. > İyi kalpli ol sloganı nasıl oluştu? Yatağımın başında mutlaka kağıt ve kalem bulundururum. Mesleki başarılarım hep bu tuttuğum notlardan elde etmişimdir. Düşünüyorum da neden bu kadar stresliyiz diye. Yatmadan önce mutlaka önce tüm insanlara sonra aileme ve en son kendime dua ederim. Neden hoşgörümüz böyle azaldı diye üzüldüğüm bir gece böyle bir ilham geldi. Gece notumu aldım ve ertesi gün ekibimi topladım. Hoşgörünün azaldığını, kötü düşüncelerin arttığını, aile içi şiddetin arttığını kısacası sadece fiziksel değil manevi anlamda da kalbimizi temizlememiz gerektiğini düşündüğümden 'İYİ KALPLİ OL'sloganı oluştu ve patentini aldık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.