Anadolu'dan iki haykırış

A -
A +

ÜST üste imdat mektupları alıyorum. Küçük ve orta ölçekli esnaf tükenme eşiklerinde. Feryat büyük, ıstırap çekilmez boyutlarda. Son gelen mektuplar öfkeli birer hıçkırık. Üzülerek ve tıpkı onlar gibi kahrolarak köşemize alıyorum. Sıra ilkinde. ¥¥¥ "Sayın Gürbüz Azak, Ben ufak çapta demir ticaretiyle uğraşan biriyim. Son krizden sonra belki de piyasada en çok mağdur olan kesim bizleriz. Bizler genellikle büyük sanayicilere bağlı tüccarlarız. Şunu iyi biliniz ki bu kuruluşlara ait diğer sektörler bizlerden alacaklı olduklarında aslan kesiliyor. Eğer bir de gününde ödemezsek üstüne yüzde 10'ları aşan gecikme faizini de koyarak tahsil ediyorlar. Ben aynı durumu alacaklı bulunduğum bir firmaya uygulamaya kalktığımda bana 'Biz vâde farkı vermeyiz' diyerek kestirip atıyorlar. Bu firma krizi bahane ederek benim helâl paramı maalesef vermiyor. Sizden ricam, benim gibi mağdur durumda bulunan binlerce esnaf için bu adaletsizliği gündeme getirmenizdir. Ben tanınmış sanayicilerin parası olmadığına inanmıyorum. Bu tip cambazlar paralarını orada burada yüksek faizle ya da repolarda değerlendiriyor. Şundan hiç şüphem yok ki, bunlar vatan için çalıştıklarını söylerler fakat 21 Şubat akşamı Merkez Bankası'ndan 7 milyar doları çeken bıyıklı yabancılar kendileridir. Dolayısıyla bu tür insanlara ne dendiğini gene siz kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Yukarıda okuduklarınız boğulmak üzere olan orta ölçekli esnafın belki de son çırpınışlarıdır. Saygılar sunarım... F.O." ¥¥¥ Bu feryatlar haklıdır. Belli ki son beceriksizlik, son kriz, buna ilâveten bazı merhametsiz firmalar esnafı tam boğazından yakalamış. Tüccar çırpınıyor. Esnaf endişeli ve ümitsiz. Çalışan kesim muhtâclık çukurunda. "Eyvah!" diye bağırma zamanıdır. ¥¥¥ Bir örnek daha vereceğim. Yanmış yıkılmış bir "Orta direk" diyor ki: "Turgut Özal ve Çiller döneminde cebimizde para olurdu. Esnafta ümit, müşteride tebessüm eksik değildi. Ekmek-katık derdine düşmemiştik. Çoluk çocuğumuza karşı mahcub ve ezik de değildik. Nasıl oldu da kısa zamanda başa çıkılmaz sıkıntılara girdik anlayamıyorum. Hangi eller ve hangi akıllar huzurumuza musallat oldu? Bizi tekrar Özal ile Çiller dönemine ulaştırsınlar yeter. Bitiyoruz." Bu mektuba yorum eklemiyorum. Karar sizindir. ¥¥¥ Ama bir gerçek var. Kırılma raddelerindeyiz. Canlarımız fena yanıyor. Daha da acısı, millet; zorluğun, acıların, boyun büküklüğünün biteceğine artık inanmıyor. Geçimsizlikler kapıda. Çaresizlik bizi nişan tahtası yapmış. Her gün canevimizden vurulup durmaktayız. "Doktorlar" karşıdan seyrediyor. "Dayan, bir şey olmaz" diyorlar. ¥¥¥ Ama, tuhaf şeyler oluyor. Görev kaçağı "doktorlar", çayını kahvesini geç getiren hizmetçilere bağırıyor: "Görevini adam gibi yapsana!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.