AKLIMA gelen; acıklı, hem de öfkeli yüz sualden ilk onunu sormak isterim. 1) Türkiye beş yıl üst üste kuraklık mı yaşadı? 2) Bütün trenleri durdu, yolları kapandı mı? 3) İnsanlar evlerine mi çekildi? 4) Okulları, fakülteleri, üniversiteleri iflâs mı etti? 5) Cumhuriyet yitirildi mi? 6) İhracâtı sıfıra mı indi? 7) Sekiz yıldır vergi mi toplanamıyor? 8) Artık elektrik üretilmiyor, fabrikalar çalışmıyor mu? 9) Her meydana her gün bomba mı düşüyor? 10) Akıllar durdu mu, heyecanlara felç mi indi, herkes mi yataklara düştü? ¥¥¥ Hayır... Hiçbiri değil. Türkiye aynı Türkiye, insanlar bildik insanlar. Öyleyse biz bu yanlış adreslere nasıl ulaştık? Bunca muhtâclık, bocalama, sıkışmışlık niye? ¥¥¥ Sanırım cevabı belli. Sistem tıkandı. Ehil kadroları bulmakta güçlük çekiyoruz. On yıl değil, on gün sonrası için bile hedefler belirsiz. Peki çâre? Çâre, hiç vakit kaybetmeden seçim kanununu değiştirmek ve Başkanlık Sistemi'ne geçmektir. Türkiye eriyor, görmüyor musunuz? Bitmeyiz, batmayız ama, içinden çıkılmaz belirsizliklere, teslimiyetlere doğru koşuyoruz. Ard arda krizlerle boğuşuyoruz. ¥¥¥ Acılar kapıda... Duyunuz! Kavgalar kapıları yumrukluyor. ¥¥¥ Meclis tek başına yetmiyor, anlayın. Artık 1950'lerde, 60'larda değiliz. Bu büyük coğrafya, kocaman nüfus, üç nesil önceki alışkanlıklarla yönetilemez. Kararda sür'at, Uygulamada acele, Hedefe varmada çabukluk gerek. Bu da ancak Başkanlık Sistemi'yle mümkün. ¥¥¥ Türkiye Başkanlık Sistemi'ne geçmezse kötü kaybedecek. Ankara, bindiği dallardan her gün birini daha kesiyor. Vakit daralıyor oysa. Akşama zaman kalmadı. Şok bir yenilenme, ülkeye umut ve şevk getirir. Her alanda taze yapılanmalara, dirilmelere, aşılanmalara koşarız. Vakit giderek daralıyor. Akşam oldu olacak. ¥¥¥ Ankara!.. Doğrul, silkin ve büyük kararını ver. Acılar kapıda. Kavgalar kapıları yumrukluyor!