Deli

DELİ deyip geçmeyin. Bizde delilik önemli, hattâ özlenen bir rütbedir. Delilik en îtibarlı pâyelerin başında gelir. Osmanlı döneminde sadrâzamların, yedi iklimden derlenmiş 200 kadar güzîde koruması olurdu ki, her birine "Deli" denirdi. Uzun süre "Deli Balta" isimli bir yiğidin resimli romanlarını çizmiştim. Deli Balta işte onlardan biriydi. *** Sonra... Sınır boylarındaki korkusuz, civanmert hudut muhâfızları da aynı sıfatla anılırdı: Deliler... Ve delilere büyük saygı duyulurdu. Gene eski dönemde bütün sporculara "Pehlivan" dendiğini hatırlatmalıyım. Usta okçular, koşucular, bileği bükülmezler, yarışçılar, cümle güreşçiler "Pehlivan" idi. Bütün meyvelere "Elma" dendiğini ise sanırım biliyorsunuz. Tıpkı öyle, sporcu eşit idi, deli. *** Neyse, biz gene konumuza dönelim. Delilik bir çeşit cesâret, bilgi, kararlılık, profesyonellik, azim, başarı gibi özellikleri de içine alan kestirme bir kelimedir ki, yakın zamana kadar sevimli (hem de özenle seçilmiş) bir güven ifadesiydi. Ali Bey iş mi kuracak, Veli Bey gazete mi çıkaracak? Rahmetli Mehmet Emin Alpkan hemen devreye girer ve heyecanla sorardı: "Delisini buldunuz mu?" Yani bu işten anlayan, zeki ve çılgın bir yönetici tespit edildi mi? Alpkan'a göre önce her görevin delisi bulunacak, sonra işe girişilecekti. "Aman ha, önce deli" "Deli varsa, gerisi kolay"dı. *** Aynen katılıyorum. Bir ilde, işinin delisi vali önemli. İşinin delisi yargıç, öğretmen, muhtar... İşinin delisi bakan, başbakan, parti liderine kim ne der? İşinin delisi belediye başkanları, doktorlar, hemşireler, İşinin delisi bestekâr, ressam, yazar, Ve işinin delisi yatırımcı, işadamı, müteahhit. Bu örnekler çoğaldıkça bütün sosyal ve siyasal, hattâ insâni dengeler şıp diye yerine oturur. *** Sanırım bizler uzun süredir işinin delisi ekonomistlere hasret kaldık. Sonra; işinin delisi tarihçilere, fikir adamlarına, gazetecilere, üreticilere. Ki onlar alabildiğine gayretli ve dürüst olurlar. Gık demeden, yırtına çırpına kendi ömürlerini fedâ ederler de, memleketi üç adım öteye taşırlar. *** Güzel deliler, sevgili deliler! Elleriniz, dilleriniz, gönülleriniz dert görmesin e mi?