İhtiyar adam ve küçük kız

A -
A +

ADAM orta yaşın üzerindedir. Sinir sistemindeki bir ârızadan dolayı önce sağ kolunu ve bacağını, sonra da bedeninin diğer kısımlarını kullanamaz hâle gelir. Yaşamak onun için artık bir işkencedir. Bundan sonrasını adamın kendi ağzından dinliyoruz... *** Hastalığıma rağmen arabama monte edilen özel araçlar yardımıyla hâlâ her gün işe gidip geliyorum. Evimize garajdan sonra 14 basamakla çıkılıyor. Bir gün bir ayağımı basamağa atıp sonra acı içinde diğerini de onun yanına çekmeyi başaramazsam ve bu süreci 14 basamak için 14 kez tekrarlayamazsam, o zaman yenilgiyi kabul edecek, yatağıma yatacak ve öleceğim... Böyle çalışmayı, o basamakları tırmanmayı yıllarca sürdürdüm. Bu çileyi dokuz senedir çekiyorum ve o 14 basamağı tırmanabildiğim sürece çekecektim. Sonra, 1971 yılının Ağustos ayında karanlık bir gece. Eve doğru yola çıktığımda yağmur yağıyordu. Pek fazla aracın geçmediği yolda yavaş yavaş ilerlerken sert rüzgâr arabayı savuruyor, yağmur camları dövüyordu. Birden direksiyon hakimiyetimi kaybettim ve araba hızla sağa kaydı. Aynı ânda lâstiğin dehşetli bir ses çıkartarak patladığını farkettim. Arabayı bankette zar zor durdurup durumun ne kadar kötü olduğunu düşündüm. O lâstiği değiştirmem imkânsızdı... Yoldan geçen bir aracın durması imkânsızdı. O saatte ve o yağmurda ben de olsam durmazdım. *** Sonra yolun biraz ilerisinde toprak bir yol olduğunu hatırladım. Motoru çalıştırdım ve patlak lâstikle toprak yola ağır ağır girdim. Az ötede bir evde ışıklar yanıyordu. Sevindim ve arabayı durdurup kornayı çaldım... Kapı açıldı. Küçük bir kız çocuğu orada durmuş bana bakıyordu. Camı indirdim ve lâstiğimin patladığını, yürüyemediğim için lâstiği değiştiremeyeceğimi ve birinin onu değiştirmesine ihtiyacım olduğunu anlattım. Kız içeri girdi. Bir süre sonra üzerinde yağmurluğu, kafasında şapkası olan bir adamla geri geldi. Adam beni neşeli bir biçimde selâmladı. Arabada kupkuru ve rahatça oturuyor, dışarıda fırtınada benim için uğraşan adam ve küçük kız için üzülüyordum. Yağmur biraz hafifleyince camı tamamen açıp onları izlemeğe başladım. Adamın elleri çok yavaştı. Sabırsızlanmaya başlamıştım. Arabanın arkasından bir maden sesi duydum. Küçük kız, "Krikoyu buldum büyükbaba" dedi. Adam ona alçak sesle birşeyler söyledi, sonra arabayı yavaşça yükselttiler. *** Sonra yine arabanın arkasından uzun bir süre konuşma sesleri ve başka sesler geldi. Ama sonunda bitmişti. Arabanın krikodan indirildiğini hissettim. Bagaj kapağı kapandı. Adam ve kız yanımda, cam önünde belirdiler. Yaşlı adamın omuzları çöküktü ve yağmurluğunun içinde pek kırılgan görünüyordu. 8-10 yaşlarındaki kız mutlu bir ifade ve gülen gözlerle bana bakıyordu... Adam, "Arabanız kötü bir gecede arızalanmış ama şimdi sorun kalmadı" dedi. "Teşekkür ederim" dedim, "size borcum ne kadar?.." Kafasını yok anlamında salladı. "Borcunuz yok. Cynthia sizin sakat olduğunuzu söyledi. Yürüyemiyormuşsunuz. Size yardım edebildiğimize sevindik. Siz de olsanız aynısını yapardınız." *** Ben gene de 15 Dolar uzattım. "Hayır, borcumu ödemek isterim" dedim. Parayı almak için elini uzatmadı. Sonra küçük kız cama yaklaşıp, yavaşça, "Büyükbabam onu göremez" dedi. "Kördür." *** Bu gerçek olayı Samsun'da çıkan "İnsanca" dergisinin Ekim sayısından aktardım. Tel: (0362) 233 22 03

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.