Kapış kapış

A -
A +

GEÇEN gün okudunuz, kapatılan bankaların gayrimenkulleri kapış kapış gitmiş. Sonra, devlet kâğıt çıkarmıştı biliyorsunuz, o da kapış kapış gitmişti. Bazı çokbilmişler, "Zenginin malı züğürdün çenesini yorar" dese de; bu öyle güzel, endamlı, öyle alımlı bir yorgunluktur ki; içinde biraz merak, az biraz haset bulunsa bile... üzeri pudra şekerlidir. Bu tip yorgunluklar tadından yenmez. Demek isterim ki: Şu sıralar ne satılsa kapış kapış. Ooohh... *** Bir de kalkıp "Millette para mı var?" üzüntüsü çekeriz. Var var... Olanda desteyle. Etrafınıza bakıverin. On gün önce "Valla, ipin ucu kaçtı, kök söküyoruz" diyen Ali Bey'i on gün sonra yeni Mercedes'ine kurulmuş görmez miyiz? "İşler kesat, müşteri yok, bu defa yandık" feryatçısı, komşunuz Veli Bey'den haftasına bir telefon gelir: "Rızacığım, kardeşim... Biz İtalya'da tatildeyiz. Size zahmet, bizim kapı önünde birikmiş gazeteleri alıverin!" Evet... Dış turların biletleri bile kapış kapıştır. *** Bizler kapış kapış yaşamaya bayılırız. Hepimiz mi?.. Evet. Darılmayın ama öyle. Her birimizin evinde iki ev döşeyecek eşya bulunur. Niye? Dedik ya canım, bizler kapışırız. Biri "Köfteee!" diye bağırmaya görsün, elde yarım ekmek, seyirtiriz. *** İşte böyle. Kapanan bankaların malları kapış kapış gitmiş. Bu noktada ister istemez dertleniyorsunuz. Keşke; Dede Efendi konserlerinin biletleri, Yeni açılan bir sergideki resimler, Hayır hasenat makbuzları, Araştırma, inceleme, tarih, şiir kitapları da kapış kapış gidebilse. Çocuk evlerinde üç yaşındaki kimsesiz yavruların da varlıklılarca kapışılmasını istemez misiniz? Veya kapış kapış silâh, kapış kapış mermi alıp bulutları deleceğimize, bir şehid polisin çocuğunu okutamaz mıyız? *** Keyif için kapışmalarımız bolca da; iş hizmete, hayra, kültüre, sevaba, sanata gelince tık yok. Gün gelir görürüz inşaallah: İtalya'dan Veli Bey komşusuna şöyle telefon edebilir: "Rızacığım, Namık Kemal Lisesi'nde okuyan çocukların 2001-2002 dönemi kitaplarının tamamı benden. Lütfen müdür beye söyleyiver!" Ya da, Mercedes'li Ali Bey, fabrikadaki ortağını arayabilir: "Ben Ali. Bak ne diyeceğim, hani o bankanın 120 odalı Genel Müdürlük binasını almıştık ya. Oranın yarısını hastahâne yapalım lösemili çocuklar için. Kalanını da İstanbul ressamlarına, eski sanatkârlara, hitâbet kurslarına filân açarız. Tamam mı?" *** Gün gelir bunları da duyarız inşaallah.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.