BAZEN kavramları karıştırıyor, yok yere kavgalaşıyoruz. Son yirmi yılda 200'ü aşkın ülkede gündemini koruyan iki tâbir, alt alta, üst üste yerleştirilip çalkalanıyor. Ayırmak gerek. Bu iki kavram birbirinden müstakil ve ayrı istikametli hareketleri işaretler. Özetleyelim... ¥¥¥ Küreselleşme, yüzyıllardır devam eden bir gelişmenin son durağı. Küreselleşme ile kastedilen; bilim, bilgi, sanat, haberleşme konularında insanlığın hızlı ve sağlam bir beraberliğe ulaşmasıdır. Evet... Ve kabul. Yeni Dünya Düzeni ise, siyaset ve iktisat çıkışlıdır. Ki, uluslararası şirketlerin her yerde denetimsiz at oynatmalarını, hadsiz hesapsız bol reklâmlı alış verişleri, yoksul ülkelerin daha da sömürülmesini, yani zayıfların güçlülere politik ve ekonomik plânda teslim olmasını hedefler. Hayır... Kabul edilemez! ¥¥¥ Yeni Dünya Düzeni'nde, millî kültürler tehlikeli hem de büyük bir engel sayılıyor. Biliyorsunuz, millî kültürlerin temelinde dil ve din vardır. Millî kültür, onurlu milletlerin yegâne dayanağı ve savunma silâhı. Onsuz olamazsınız. Millî kültürün has evlâdı ise millî şuurdur, daima diri tutulmalıdır. Osmanlı döneminde de böyle oyunlar zaman zaman depreşiyordu. Namık Kemal ve Ali Süavi, millî şuuru canlandırmak isteyip, Osmanlı'ya sahip çıkarken; Teslimiyetçi romantik Tevfik Fikret ile hesapsız gazeteci Şinasi, "Milletim nev'i beşer, vatanım Rûy-ı zemin" rüyaları görüyordu. Yani; yeryüzü milleti olalım, vatanımız da dünya olsun. İkinci grup kaybetti. Kazanan, şuur sahipleriydi. Yepyeni, diri ve millî bir devlet, iftiharımız Türkiye Cumhuriyeti doğdu. ¥¥¥ Küreselleşmeye güler yüzle evet diyorken, Yeni Dünya Düzeni'ne de aynı inatla, çatık kaşlarımızla karşı çıkılmalı. Kültür unsurlarımıza sahip miyiz? Tarih şuurumuz yerinde mi? Bunlar eksikse, veya zedelendiyse, Yeni Dünya Düzeni toplumları grayder gibi ezer geçer. Daha toparlanamazsınız. ¥¥¥ Bugün kendini devamlı mağdur hisseden fanatiklerle yorgun solcular, Yeni Dünya Düzeni'ni bağırlarına basma ve onu kurtarıcı gibi görme eğiliminde. Yanlış. Dikkat!.. Oltalar fazla süslüdür. Kapılan kötü avlanır. Türkiye bu coğrafyada üniter yapısını ve millî devletini korumak zorunda. Aksi düşünülemez. "Devlet-i ebed müddet" ülküsü bizim en büyük idealimiz hem de yegâne dayanağımızdır. Kendimize gelelim. ¥¥¥ Küreselleşme... Sen buyur kardeşim. Yeni Dünya Düzeni... Sen dışarıda kal. .......... BİR KİTAP: "Müzikte 2000 Sempozyumu"... Göktan Ay'ın hazırladığı eseri Kültür Bakanlığı yayımlamış. Kitapta; türkülerimiz, şarkılarımız, müzik eğitimimiz, müzik âletlerimiz inceleniyor. İlgi duyanlar için önemli bir kaynak.