Milleti itham etme hastalığı

A -
A +

HEMEN çöküvermeyelim... Türkiye öyle netâmeli bir coğrafya üzerindedir ki, dört dönmekten hiçbir kuşağın dinlenmeğe vakti olmamıştır. Asırlar boyu Avrupa'da, Asya'da vuruşmadığımız ülke mi kaldı? Kuzey Afrika'da, Hind ve Atlas Okyanusu'nda kan kaybeden, sırf Anadolu'da kök salabilmek için gün gelip yedi cephede savaşmak zorunda kalan kim? Elbette biz. ¥¥¥ Yeryüzünde bizim kadar bol hasımlı bir millet gösterilemez. Sadece Rusya'nın saldırılarına 17 defa karşılık veren ve bu Kuzey komşu ile 52 yıl harb eden de bizleriz. Mecburiyetler Türkiye'yi yaman törpülemiştir. "Efendim, yazılı edebiyatımız yok." "İnce sanatlara yakın duramadık." "Estetiğe ilgi gösteremedik." "Para politikalarının üstesinden gelemedik." "İhracatın önemini kavrayamadık" Bunlar boş, papağan ezberi yakınmalardır. Kendimizi dinlemeğe zaman mı vardı? ¥¥¥ Her neslin savaşlarda eridiği, bin yıldır her kuşağın salgın hastalıklardan kırıldığı; ekinlerin oraksız, tarlaların nadassız ve kadınların durmadan kocasız kaldığı bir memleket; gerilikle, gecikmişlikle hemen itham edilemez. Zâlim olmayalım. Türkiye ilk defa Cumhuriyetten bu yana, tam huzur içinde değilse bile o istikamettedir. Halkımızı bir İsveçli, Norveçli gayretinde, ferahlığında göremeyen ve bu yüzden küçümseyen yarım akıllılar, siz... Önce tarih öğrenmelisiniz. ¥¥¥ Durmadan münevver kaybettik. Hele 20'nci Yüzyıldaki: Balkanlar, İlk Dünya Harbi, Çanakkale Savaşları ve Sakarya Muharebesi bu mevzuda yürek söken, dehşet çapında, ağlanası örneklerdir. Türkiye, özlediği münevverine yeni yeni kavuşuyor. Sanatkârına, sporcusuna, mütefekkirine, işadamına, hatta siyâsetçisine. ¥¥¥ İnsaflı olalım. Biz yaşamayı bile henüz öğreniyoruz. Araştırmayı, güzel sanatları, dış politikayı, ülkeler ötesi yatırımı yeni öğreniyoruz. "Biz okumayan bir milletiz" imiş. Deme kardeşim. "Biz, piyano bile çalamayız" imiş. Deme kardeşim. "Biz beceriksiz, tembel, hımbıl" imişiz. Deme kardeşim. ¥¥¥ Dersen, cahilliğini ele verirsin. bilmemişliğinden, olmamışlığından yakalanırsın. Şimdiki nesle bak, nasıl da heyecanla geliyorlar? 1970-80 doğumlular son asırların en oturaklı, en istikametli kuşağı olacak. Öylesine zekî ve o kadar sür'atliler ki... Hepimizi geçip gidecekler. Zenginliğe, estetiğe, sıhhate, dürüstlüğe, cesârete önce onlar erişecek. Ve yakın gelecekte Batı'ya tepeden bakacaklar. ¥¥¥ Fırsat olursa 10 yıl sonra bir daha görüşürüz. ............ BİR DERGİ: "Türk Dili"... Yepyeni şiir, hikâye ve deneme ürünleriyle seviyeli bir Ağustos sayısı. Mutlaka takip edilmeli. Abone için Tel: (0312) 428 61 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.