BİR Rus mujiğine sormuşlar: "Ne var, ne yok?" Köylü açmış ağzını: "Bizde bir şey varsa öbür şey asla olmaz. Bildim bileli böyle bu. Çay varsa şeker yoktur. Su varsa sabun, sigara varsa kibrit bulunmaz. Soba buldunuz diyelim, bu defa odun yoktur. Tam ekmeğe kavuşursunuz, peynir kaybolur." Rus mujiği sanki son aylardaki hâlimizi tarifliyor. Azıcık düşünürsek aynı tellerde gezindiğimiz farkedilir. ¥¥¥ Artık bizde de manzara başka türlü değil: Banka var, kredi yok. Esnaf var, müşteri yok. Adam var iş yok. Kitap var alan yok. Nasihat var dinleyen yok. İktidar var muktedir yok. Hasta var ilâç yok. Fakülte var hoca yok. Gelinlik kız var, koca yok. Sonra? Kamyon var, yük yok. Deniz var gemi yok. Mâliye var, para yok. Başka? Övünme var, görgü yok. Izgara var, balık yok. Mevkî var, yakışan yok. Futbol var, efendi seyirci yok. Heyecan var, sevgi yok. ¥¥¥ Alın bakalım, toptan sosyalist olduk. En mühimi de, Turgut Özal dönemindeki o iri, o başpehlivan heveslerimizi, kıt'alar ötesi hayallerimizi yitirdik. Oturuyoruz. İyi de neyi bekliyoruz?.. Bizi hangi sarsılmalar, uğunmalar, dövünmeler kendimize getirecek? Saat kaçta, hangi ay, hangi gün? "Ağır ol, derviş desinler" imiş. Bu kadar ağırlık ve yavaşlıkla hangi adreslere zamanında varılır? Buyurun, ne yana dönsek karşımızda Kemal Derviş. İnşaallah "İkinci Derviş" dönemi yaşamayız. Hayırlısı, diyelim. ¥¥¥ Diyelim de, şu bol dikenli, yenmez yutulmaz gerçekleri n'aapalım? AB var da, samimiyet yok. Dostlar var da, dönüp bakan yok. IMF var da, hatırlayan yok. İyi niyet var da, para sayan yok. Galiba tek çâre gene kendi yağımızla kavrulmak. Ele güne karşı avuç açmaya hiç de alışık olmayan bir millet ufak ufak birşeyler yitirdiğini biliyor. Bu bâdireden küçük sıyrıklarla çıkmalıyız. Ne yaralanalım, ne birbirimizi yaralıyalım. Gözler üstümüzde... Bizi diz üstü çökmüş görmek için bekleyenler az değil. ¥¥¥ 2000 yılından hiç de iyi çıkmadık. Mutlaka derin, ibretli, asla unutulmayan dersler alınmalıdır. Bitik değiliz ama kötü yorulduk. Dileriz, az biraz soluklanıp güc ve sür'at kazanırız. Dikkat! Pişmanlıklar arkada, mecburiyetler önümüzde. Artık siyâseti bilen siyâsetçilere, ekonomiden anlayan ekonomistlere ve "Adam oğlu adam" fertlere ihtiyaç var. Gün o gündür, belli oldu: Birlikte seviyelenmeden beraberce sevinmek zor.