ARTIK ölü kıymetlerden kurtulma vaktidir. Kimi sahtecilik, kimi saflık kokan ölü kıymetler, dirileriyle yer değiştirmedikçe başlarımız ağrısız kalmayacak. Nedir ölü kıymetler? Sükûtun altın sanılması. "Bal tutan parmak yalar" açgözlüğü. Evlâda 30 yaşına kadar kol kanat germek. Geçmişle durmadan övünmek. Altın alıp alıp saklamak. Az olsun benim olsun tembelliği. Marksizm ve sosyalizmin her çeşidi. Hatır gönül ticareti, ırkçılık. Başkaları benden daha akıllı zannetmek. *** Şunları da ekleyelim: Her işin ancak kanunla düzeleceğini düşlemek. "Okumak zaman kaybıdır" hantallığı. Şöhretlere imrenme ahmaklığı. Gülmeyi, eğlenmeyi ayıp bellemek. "Para, biriktirilmez, kazanılır" gerçeğine uzak durmak. Diplomayı, memurluğu matah bellemek. Çeyiz mecburiyeti, başlık parası. Dış dünyaya kapalı kalmak. Ekonomiyi siyâsetin emrine vermek. Devleti "para babası" bilmek, her hizmeti Ankara'dan beklemek. *** Aklıma geldi: Kan dâvâsı, töre cinâyetleri gibi taş devri âdetleri de kimi bölgelerde nâmusculuk zannediliyor, iğrenç. Tabancalı gezmek, ikide bir silâha sarılmak. Avcılık... Zavallı turnaları, geyikleri, nesli azalan hayvanları vurmak. Her fırsatta paradan konuşmak. Gösterişçilik, görgüsüzlük, iz'ansızlık. Ve büyüklenmek de beş para etmez saflıklar arasında. *** İşte bu uyuz kılıklı yapışkan küçüklüklerden ve başta sözünü ettiğim ölü kıymetlerden uzaklaştığımız ölçüde "Adam" saflarına gireriz. Dünya değişti. Yıl 2001'dir unutmayalım. Dağdaki hatırnaz çobandan en üst mevkîdeki efendilere kadar ölü kıymetlerden sıyrılıp çıkmalıyız. Ölü kıymetler başımıza dert. Böyle mîraslar olmaz olsun. *** Her alanda seviye önemli. İşte buna "Medeniyet" diyorlar. Medeniyet ise ölü kıymetlerden ürküyor, öcü görmüşcesine korkup kaçıyor. Tekrar edeyim. Ölü kıymetler dirileriyle yer değiştirmedikçe başlarımız ağrısız kalmayacak. Şurası hatırda bulunsun; enflasyonun, ekonomik krizlerin, siyâsi tökezlemelerin bile temelinde ölü kıymetlere saftoronca veya kurnazca bağlılık yatıyor. Var mı îtirazı olan?