Önce insan sonra Bizans

İSTANBUL, Türkiye'nin en dertli şehridir. Dertlerin başında da trafik keşmekeşi gelir. Çalışan kesim günün en az 2-3 saatini daracık minibüslerde, ter kokan otobüslerde geçirir. Aylara ve yıllara vurursanız kaybedilen zaman ve harcanan benzin korkunçtur. İşte bu sebeple, İstanbul'un belediye başkanları hayatlarının en güzel yıllarını bol gürültülü kapışmalara, kavgalaşmalara ve lüzumsuz engelenmelere ayırır. ¥¥¥ Çünki... İstanbul'da bir Anıtlar Yüksek Kurulu vardır ki, huzurlarımıza İstanbul iriliğinde fren gibidir. "Bu şehri ancak raylı sistem kurtarır" diyen, hatta senelerce çırpınan yerli ve yabancı otoriteler her defasında bu Anıtlar Yüksek Kurulu'na takılır. Geçenlerde gene aynı inatla karşılaştık. Başkan Ali Müfit Gürtuna, tramvay sistemini Eminönü'nden Taksim'e bağlamak isteyince bu kuruldan bağırdılar: "Olamaazz!.. Yer altındaki Bizans dönemi kalıntıları mahvolur!" Taksim'den Yenikapı'ya ulaşacak metro hattı için de aynı garip feryatları dinlemiştik: "Olamaazz!.. Yer altındaki Bizans dönemi taşları mahvolur!" ¥¥¥ Şu ânda, eziyet etmeyi anayasa bellemiş bir kurul karşısındayız. Hayret. Bu kurulun çok sayın üyeleri İstanbulluyu Bizans taşlarıyle eziyor. Ne zamandan beri? Senelerdir. ¥¥¥ Bizans'ın taşları mı önemli, yoksa İstanbul halkı mı? Yer altındaki dört taş, 10 milyonluk İstanbul'dan, İstanbulludan daha mı kıymetli? Olmuyor beyler! "Önce insan" demelisiniz. "Önce İstanbul halkı, İstanbul'un ulaşımı, İstanbul'un huzuru." Dört taş bulunduysa elbet değerlendirilir. Çıkarılıp bir müzeye nakledilir veya bulunduğu mekân bir yeraltı müzesine dönüştürülür. Tramvay da o müzenin içinden geçer, güzel de olur. Ama, insan "yok" sayılamaz. Bu yok sayış, İstanbulluya hakarettir. ¥¥¥ Anıtlar Yüksek Kurulu'nun görevleri derhal yer üstüyle sınırlandırılmalı. Yeraltı zenginlikleri belediyelerin teşkil edeceği uzmanlara bırakılmalı. Bazı romantik, hesap bilmez ve halden anlamaz "sayınlar", insan ile oynuyor. Buna hakları yok. Önce insan efendiler... Sonra Bizans!