BİRİ Meclis'de, beşi dışarıda tam altı adet sol partimiz varmış. Yeter mi? Yetmez elbet. Şimdi de Erdal İnönü'nün başkanlığında yedincisi kuruluyormuş. Aman ne iyi. Sekizincisi kapıda, dokuzuncusu eşikte, onuncusu beşiktedir mutlaka. ¥¥¥ Şu bizim solcular, anlaşılan parti kurmayı turşu kurmak zannediyor. Hani derler ya, üç Meksikalı bir araya gelince başlarlarmış düşünmeğe: "Kola mı içsek, yoksa ihtilâl mi yapsak?" Bizimkiler de o hesap. Hangi solcu erken kalkarsa parti kuruyor. ¥¥¥ Aslında bunca vıdıvıdı, kavga, gürültü arasında ancak hayal kurulur. O hayaller de bazı meraklılarca parti zannedilir. Eeee, ne yaparsınız, belki de aylak dolaşmaktan iyi diyorlardır. - Sayın Fikri Sağlar, Sayın Karayalçın, Ercan Karakaş, boş zamanlarınızda ne yaparsınız? - Parti kurarız. - Başka? - Kongre tertipleriz, ikiye ayrılıp gene parti kurarız. - İyi kurmalar efendim. ¥¥¥ Bu haliyle (anlaşılıyor ki) soldan hayır yok. İş gene dönüp dolaşıp sağdakilere kalıyor. Güzel de, ANAP'a ne diyelim? Üç ay sonra onların da kongresi var. Mesut Bey'e karşı sekiz başkan adayı şimdiden sıraya girmiş. "ANAP sola kaydı" diyenler haksız mı şimdi? Üzüm üzüme baka baka kararırmış. Solcularla içli dışlı olanların sonu "Üzüm üzüme" adresine varıyor. Manzara meydanda. ¥¥¥ Bir hazırlıktan söz ediliyordu. Genel Başkanlar iki dönemden fazla seçilemeyecekti?.. Unutuldu herhal. Belki de o iki dönem 20'şerden 40 yıldır. Biz de fazla mı safız ne? Her duyduğumuza inanıyoruz. Kim "Köfteee!" diye bağırsa, yarım ekmek alıp seyirtiyoruz. ¥¥¥ Bizim siyasette koşmak yok, yarışmak yok. Oturmak var. Bir oturan bir daha kalkmıyor. Ne oluyor sonra? Herkes oturmaya başlıyor. Kızılay Başkanlığında 25 yıl, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde 40 yıl oturanlar var. Belli... Bundan böyle yatmalara sıra gelecek. Ohhh, ne âlâ memleket. İşimiz gücümüz oturanlara, yatanlara; çay, kahve, lojman, araba yetiştirmek. ¥¥¥ Bu hesap dönmeli... Çünki gak diyene süt, guk diyene et taşımaktan başımız döndü. Yakında pekalâ nevrimiz de dönebilir. Yeter! diye bağırabiliriz. .............. BİR HATIRLATMA: Sayın Turgay Şeren, "Mânen ve madden" denmez. Aslı, "Mânen ve maddeten"dir. Gerçi bu yanlışı profesörler bile yapıyor ama, siz profesör değilsiniz ki.