Piyanolar ve Ahmet Amcalar

A -
A +

KOCAMAN, üç yanı camlı, salon gibi bir odada bütün pencereler kalın perdelerle örtülü dururdu. Acıpayam Cumhuriyet İlkokulu, 1940'lı yılların sonu... O yarı karanlık odanın kilitsiz kapısını biz iki üç çocuk zaman zaman aralayıp usulcacık girer, bir köşede duran toz içindeki acayip âletin etrafında gezinir, bir yerine korku ve merakla dokunup kaçardık. Ardımızda upuzun "Dınnn!" sesleri. * * * Kapıcı Ahmet Amca'nın azarlarına, kovalamalarına aldırmadan ara sıra o garip inlemeli kocaman şeye dokunmak hoşumuza giderdi. "Dunnn... Tinnn... Donnn..." seslerini Ahmet Amca'nın hışmına rağmen özlerdik. Yıllar sonra öğrendim, ona piyano derlermiş. Gene seneler geçince bilgilendim; Cumhuriyetimiz, onca yoksulluğuna bakmadan il ve ilçe okullarına piyanolar gönderip, yeni neslin müzikle tanışmasını, sanata ve estetiğe yakın durmasını istemiş. * * * Fakat... O piyanoyu, çalınırken hiç dinleyemedik. Çalanı yoktu ki. O alâmet sadece kaçamak dokunuşları bekliyor, arada ipince uyanıp "Tınnn" diye inliyordu. Niyedir bilmem... O tozlu, yorgun, yarı karanlığa itelenmiş piyanoyu bendeniz huzûra benzetiyorum. Ürkerek, meraklanarak bir dokunuyor, sonra uzaklaşıyoruz. Ardımızda upuzun "Tınnn..." sesleri. Hâlâ çalabilen yok. Piyano orada, bizler öte yanda. Huzur, "Tınnn" dediğiyle kalıyor. Gerisi gelmiyor. * * * Ülkenin huzûru da tıpkı 40'lı yılların piyanosu. Hep örtülü perdeler içinde ve alaca karanlıkta. Ustasını, anlayanını, çözenini arıyor. Huzûra bir türlü uzanamıyor, onu uyandıramıyoruz. Özleyenleri de Ahmet Amca'lar kovalıyor. * * * Kim bu Ahmet Amca'lar? Belki yarım aydınlar, yıkım ekipleri, eski tüfekler... Belki felâket tellalları, sinirli siyâsîler, vehimli medya. Ne bileyim; dost sandıklarımız, yakın komşularımız. Huzûr o yanda, biz öte tarafta. Karşılıklı bakışıp duruyoruz. * * * Galiba fert fert ve devletçe zenginleşmedikçe piyanoyu öğrenmek zor. Huzûrun paraya ihtiyacı var. Paran yoksa, piyanolar şen şakrak çalınamayacak. Öylece bakışıp duracağız. Şu Ahmet Amca'lar olmasa, teneffüslerde bizi kovalayıp durmasa, işler daha mı kolaylaşırdı? Hemencecik "Evet" diyorum. Ve... Birileri gelip şu piyanoyu şakır şakır çalacak diye senelerdir bekliyorum. ..................... GÜNÜN KİTABI: "Yel Üfürdü Su Götürdü..." Olay adam Mahir Kaynak bu son eserinde, kendi hayatı ile birlikte, şâhidi olduğu siyâsi, açık, sinsi gelişmeleri de anlatıyor. Merak ve ibretle okuyabilirsiniz. Babıali Kültür Yayıncılığı, Tel: (0212) 511 95 22

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.